Why Nostr? What is Njump?
2024-05-18 18:04:01

Kaan on Nostr: Yaygın bir yanılgıya göre, eğer paranın değeri artarsa herkes onu istifleyip ...

Yaygın bir yanılgıya göre, eğer paranın değeri artarsa herkes onu istifleyip saklayacak, kimse onu harcamayacak ve ekonomi çökecektir. Peki, bu neden yanlış?

Öncelikle, sağlam para altında doğal fiyat deflasyonunun neden oluştuğunu anlamamız gerekir.

Fiyat deflasyonu bilhassa büyüme zaten gerçekleşmiş olduğu için ortaya çıkar. Bu esasen gayet basittir: Emeğimiz ve sahip olduğumuz enerji ile üretebileceğimiz bir miktar mal ve bir miktar para vardır. Para miktarı aynı kalırsa ve buna karşın üretim süreçlerimizi iyileştirmek, teknolojimizi geliştirmek, zamanımızı ve emeğimizi daha üretken hâle getirmek için çabalarsak, o zaman ürettiğimiz şeylerin her birinin göreceli fiyatı, ürettiklerimizin miktarı artmış olduğu için, var olan para miktarına oranla ya da var olan para miktarıyla ilişkili olarak daha düşük olacaktır. Başka bir deyişle, üretkenlik miktarı artar ve para miktarı aynı kalırsa, ürettiğimiz şeylerin fiyatları düşer, bu da ürettiğimiz şeyleri yapmak artık daha kolay olduğu için gayet mantıklıdır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken önemli nokta, verimlilik artışının zaten gerçekleşmiş olmasıdır. Yani düşen fiyat aslında bir termometre gibidir; dışarının soğumasına ya da ısınmasına neden olmaz. Sadece sıcaklıktaki fiilî değişime tepki vermektedir. Yani doğal olarak düşen fiyatlar söz konusu olduğunda, bu durum büyümenin zaten gerçekleşmiş olduğunu gösterir ki bu da bizi basitçe bilgilendirmiş olur.

Şimdi ikinci olarak, paranın "değer kazanmasının" nasıl bir şey olduğunu anlamamız gerekiyor.

Kısaca, paranın değer kazanması, bir şeylerin ucuza satışa çıkması demektir. İşte bu kadar. Bir şeyler indirime girer, bolca satılır, fiyatlar düşer, tüccarlar bununla böbürlenir ve büyük tabelalar asarlar.

İlk iddiaya geri dönelim.

Yasal kalpazan sınıfının sağlam paradan neden korkmamız gerektiğine dair hâkim argümanı, daha fazla şey indirime girdikçe insanların daha az şey satın alacağıdır. Bu mantığa göre Kara Cuma her yıl en kötü satış istatistiğine sahip gün olmalıdır. Yani fiyat, insanları harcamaya teşvik etmek için açıkça düşüyor. Bir şeyler indirime giriyor çünkü daha fazla insanın satın almasını istiyorsunuz ve bu işe yarıyor. Hep işe yaradı. Ve aslında bunun her zaman gözümüzün önünde olan gerçekten iyi bir örneği de vardır. Tüm teknoloji endüstrisi 30 yılı aşkın bir süredir büyük ve sürekli bir deflasyon yaşamaktadır. Bunun nedeni, bu sektörde meydana gelen büyüme ve inovasyon (yenilik) miktarının para arzındaki büyümeyi geride bırakmasıdır. Dolayısıyla gerçek enflasyonun tamamı daha yavaş hareket eden sektörlerde birikme eğilimindedir ya da yüksek öğrenim, sağlık hizmetleri, emlak gibi daha yavaş hareket eden sektörlerde ortaya çıkma eğilimindedir. Bunlar her yıl 2 kat ilerleme ve iyileşme kaydedemeyen, aksine bu tür bir iyileşmeyi görmek için 30 yıl ve hatta 50 yıl geçmesi gereken sektörlerdir. Öte yandan, TV fiyatlarındaki düşüşün de fiyat deflasyonu kuralının soyut bir istisnası olmadığını anlamak önemlidir. Bu, ekonomideki doğal fiyat deflasyonunun tam olarak ne olduğunun mükemmel bir örneğidir.

Son bir kez daha ilk iddiamıza dönelim.

Eğer paranın değeri artarsa, kimse onu harcamaz, herkes onu elinde tutup saklar ve ekonomi depresyona (buhrana) girer. Bu, bir şeyler indirime girerse insanların daha az satın alacağını ve 30 veya daha fazla yıldır sürekli fiyat deflasyonuna tanık olan teknoloji sektörünün sonuç olarak ekonominin en yavaş büyüyen, en az üretken ve en düşük ücret ödeyen sektörü olması gerektiğini söylemekle aynı şeydir. Ancak 5 tane beyin hücresi olan herkes teknoloji sektörünün tam da bu 30 yıl boyunca ABD, Almanya, Japonya, Çin gibi ülkelerdeki tüm büyümenin temel taşı olduğunu görebilir. Yani önerme sadece kısmen yanlış değildir; aslında sürekli gözümüzün önünde duran gerçeğin tam zıddıdır.

Sağlam para sisteminde doğal fiyat deflasyonu esasen toplumun zenginliğine katkıda bulunmamızı sağlayan en önemli araçtır. Ücretlerimizin değer kazanmasının nedeni budur ve tam da bu nedenle hayatlarımız zorlaşmak yerine kolaylaşır. Ancak fiat (itibari para) sistemimiz sayesinde, tüm bu katma değerler yasal kalpazan sınıfı tarafından gizlice çalınıyor. Üstelik biraz da eğlence olsun diye çalıyorlar.

Tüm bu soygunlar, kimin neye sahip olduğunu belirlediğimiz muhasebe sisteminin manipülasyonu dışında topluma elle tutulur hiçbir katkıda bulunmayan insanlar tarafından gerçekleştiriliyor. Ve en kötüsü de korkmamız gereken şeyin her zaman daha ucuza mal etmek olduğuna inandırılmış olmamızdır. Gerçekte olan şu ki 200 metrekarelik bir ev için para ödüyoruz ama sadece 110 metrekarede yaşıyoruz çünkü bizi hileli bir mezura kullanmaya zorlamaktalardır. Peki o 90 metrekare nerede? O aşağılık yasal kalpazan sınıfındakilerin süper lüks yatlarında, beş farklı konumdaki yalılarında, özel uçaklarında ve kendilerini önemli hissetmek istedikleri için inşa ettirdikleri anıtlarda...

Fiat para sistemi sadece birkaç ilave adımla yapılan köleliktir.
Author Public Key
npub1asyasvv6vhkuk44ttczsz2v0xvp3c6ze9xqrg9n97n6mkskgpnjqmdugs9