Kaan

https://video.nostr.build/f2d1806ee34db66123f80d8b4bec3ee4a514de849fcbc1c4bf4ca2fefdd75306.mp4
Sağcılar seçimleri kaybettiğinde, yollarına devam ederler. Çünkü solun mutlak surette getireceği yıkımdan sonra halkın genelinin sağcıları er ya da geç anlayacağını ve hak ettikleri konuma otomatikman yükseleceklerini bilirler. Gerçek sağ, kime veya hangi kesime ait olursa olsun, insanların her birinin öz-sahipliğine, mülkiyetine ve dolayısıyla tercihleri ve fikirlerine kastetmenin yanlış olduğunu ve bu sağduyudan bihaber olanların eylemleri sonunda bu dertle karşı karşıya kalanların mutlaka yola geleceklerini bilirler. İnsanın doğasına ters olanı yok etmek için insanın doğasına ters davranmak döngüsel bir paradoks yaratır. Sizi tercih etmelerini zorla sağlayamazsınız, zira ortada tercihin doğasına aykırı bir durum belirir. Dolayısıyla sağcılar, solcuların absürt iddialarının aksine asıl doğal evrimcilerdir.
Konunun başına dönecek olursak; solcular seçimleri kaybettiğinde ise her şeyi yakıp yıkarlar. Paris'teki sol-liberaller ve göçmenler, seçimi kaybettikleri için dükkânları ve işletmeleri yağmalıyorlar ve yakıyorlar. Neredeyse her sokakta "Faşizme ölüm" (Mort Aux Fachos) yazılamaları yapıyorlar. Bu, gülünç bir durum çünkü faşist diyerek saldırdıkları işletmeler ve sahipleri olmasa bu yazıları yazabilecekleri sprey boyalarını ve bina duvarlarını, etrafı yakıp yıkmalarını sağlayan yanıcı ve patlayıcı kombinasyonları oluşturdukları araçların hepsini, hatta çakmağı bile nah bulabilirlerdi. Öz-sahiplik bilinci ve mülkiyet konseptinin mutlaklığı, insanlığın öğrenmesi ve özümsemesi gereken yegâne şey olmasına karşın asla bu konuda bilgilenememesi, medeniyetin sonunu getirecek, bu solcu maymunların boklarını yemek sanıp kurcaladıkları döneme hepimizi mutlaka geri götürecektir.
Solculuk demokratik atavizm tiranlığıdır. Sağcılık ise prensiptir ve mülkiyet geleneğidir. Umuyorum ki Avrupa bunu günden güne daha iyi kavrayacaktır. Canlarının yanması en büyük ve tesirli öğretmenleri olacaktır.
Siyasetçileri zerre sevmem ama hem Fransa Parlamentosu'nda erken genel seçimlerin ilk ayağında zafere ulaşan hem de birkaç hafta önce Avrupa Parlamentosu'nda ezici çoğunluk kazanan sağcı ve nasyonalist parlamenterlere başarılar dilerim. Gerekeni yapabilmek ve fark yaratabilmek adına mümkün mertebe, tüm o yılan dilli neoliberal ve globalist lobilere posta koymaları da bilhassa temennimdir. Avrupa Beyaz'dır, Beyaz geleneğinde kalmak zorundadır.
https://image.nostr.build/d5d344d7447ed37350bdac8e057f2d48dabadb4e235811268ddf481faabce18a.jpg

2024-06-26 22:12:27

If a law is unjust, a man is not only right to disobey it, he is obligated to do so.
https://image.nostr.build/9df18a11bfc6f6ddc1388ddb5618c155f0d411502f3c71d46f588e692d9b1960.jpg

2024-06-24 18:44:11

- reply

Yayın yaptığımız sitelerde ve tercüme ettiğimiz kitaplarda her şey açık ve net. Zaman ayırıp inceleyebilir, sağlam ve makul kavrayış ve diskura kavuşabilirsiniz.
http://www.misesenstitusu.com/
https://www.nakamotoenstitusu.com/

2024-06-23 19:13:15

https://image.nostr.build/50093df41ec9557c99894a6928f2ea9c9908ac13fbdb1279fdb9c2c1a47d622f.jpg

2024-06-23 12:42:55

https://image.nostr.build/93ea593c31ffb67def81a9084f2053e3d7fee62752c33bf9342efa3612efb4a9.jpg

2024-06-21 16:18:38

“Who controls the food supply controls the people; who controls the energy can control whole continents; who controls money can control the world.”
— Henry Kissinger (The greatest son of a whore ever lived) https://image.nostr.build/86ce5a4c70df2bf7a7282bfc595b119f80a7874b90bf192c168b228ff83e809d.jpg

2024-06-21 12:28:32

Kendi ülkeniz ve kendi halkınız için nasyonalizm mi istiyorsunuz? Irkçı, terörist ve "nazi" olarak anılacaksınız.
İsrail için İsrail'in nasyonalizmini desteklemiyor musunuz? O zaman yine ırkçı, terörist, "nazi" ve anti-semit olarak anılacaksınız.
Beyaz Hristiyan Avrupa kökenli nasyonalizmi eğer "destekliyorsanız" ırkçısınız.
Yahudi nasyonalizmini eğer "desteklemiyorsanız" ırkçı ve anti-semitsiniz.
Bunun şimdi nasıl işlediğini görüyor musunuz?
ABD Kongresi yıllardır müfredat, akademi, eğlence endüstrisi, ilaç endüstrisi, yemek endüstrisi, konvansiyonel medya ve sosyal medya ile zihinlerinin içine bilfiil sıçtıkları Amerikalıların İsrail için Yahudi nasyonalizmini desteklememesini yasadışı hâle getiren yasa tasarılarını kabul ederken, aynı zamanda Amerika için Beyaz Hristiyan Avrupa kökenli nasyonalizmi "demokrasiye tehdit" olarak nitelendiriyor.
Bu durumda şüpheye mahal yok. İnsanlık, hayatta kalabilmesi için verdiği son mücadelesini 1945'te kaybetti. Yalan Mağduriyet Bilimi'nden ve yozlaşmadan başka hiçbir şey üretmeyen parazitler onlara sözde tanrıları tarafından vaadedilenlere kavuştu.
https://image.nostr.build/e56f7299ac5c3ac2acc6745fdde714ac3fbf710f298841fc6c2c39d508890950.jpg

2024-06-21 08:34:22

- reply

https://youtu.be/Olgn9sXNdl0

2024-06-20 21:11:28

https://image.nostr.build/ac550832fedc91eca0bbaceec26b8f4311f5145550bd79758e2f1954ab48406d.jpg

2024-06-16 10:28:01

Eğer tüm gerçek İskandinavyalıları, yani geleneksel Hristiyan Beyaz, Cermen, Anglosakson, Nordik İskandinavya halklarını Nijerya'ya gönderir ve her Nijeryalıyı İskandinavya topraklarına taşırsak, 5 yıl içinde İskandinavya resmen bir "shithole", yani bir üçüncü dünya ülkesi, Nijerya toprakları ise uygar bir ulusun kontrolü altında güvenli, güzel, müreffeh ve yine tüm vahşilerin akın akın sınırlarına dayandığı bir cennet hâline gelecektir.
Toprakta bir keramet, bir sihir yoktur. Toprağı toprak yapan üzerindeki güzel insanlardır ve toprağın topraktan başka bir şeye dönüşmesine sebep olan da üzerindeki parazitik bok metastazından hallice olan varlıklardır. Kısacası ülkeleri insanlar yaratır; ülkeler, içinde yaşayanların bir yansımasıdır.
Bunu sadece Nijerya özelinde söylemediğimi de belirtmeliyim. "Nijerya" ve "Nijeryalılar" ifadelerinin yerine isterseniz Hindistan, Bangladeş, Pakistan, Afganistan, Irak, İran, Türkiye, Suriye, Arnavutluk, Libya, Mısır, Fas, Arabistan, Yemen, Tacikistan, Özbekistan, Çin Halk Cumhuriyeti, Vietnam, Kamboçya, Endonezya, Moğolistan, Sudan, Kongo, Moritanya, Angola, Haiti, Jamaika, Liberya, Sierra Leone, Zimbabve, Somali, Togo, Honduras, Nikaragua, Panama, Barbados, Cezayir, Venezuela, Bolivya, İsrail vb. ve halklarını yazın; sonuç asla değişmez.
Sırf bir avuç maymunun ve kenenin kırılgan duyguları incinecek diye bu yalın ve sabit gerçekleri vurgulamaktan kaçındığımız ve çekindiğimiz müddetçe, nerede olursa olsun muazzam değerler üreten Cermen halklarının planlı bir şekilde yeryüzünden silinmesi, istisnasız tüm dünyanın sonu olacaktır. Çünkü vasat parazit değer üretemez, yaşaması için değer üretenin sırtından geçinmesi gerekir ve sırtından geçinebileceği kimseyi bırakmadığında da yok ettiği değerle aynı sonu paylaşır.
https://image.nostr.build/86d381601a987371da24b154c79f47687ab245140cab0e105497266e0e4507dd.jpg
https://image.nostr.build/cc7251808a64a01c6631ad1b3c62dd0ac313edd0747ad704abe331b2e8d2f54f.jpg

2024-06-14 19:35:15

- reply

Sieg!

2024-06-09 21:31:02

Sosyal demokratlar tüm önemli konularda özgürlük ve geleneğe karşı dururken, devletçilik ve Büyük Devlet’ten yana olurlar. Uzun vadede komünistlerden daha tehlikelidirler, çünkü kalıcı olmayı başarmış olmalarının yanı sıra, aynı zamanda Sosyalizmi “demokrasi” ve sorgulama özgürlüğü gibi cazip erdemlerle birleştirdiklerini iddia etmelerinden ötürü programları ve retorik çağrıları çok daha sinsidir.
-
On all crucial issues, social democrats stand against liberty and tradition, and in favor of statism and Big Government. They are more dangerous in the long run than the communists not simply because they have endured, but also because their program and their rhetorical appeals are far more insidious, since they claim to combine socialism with the appealing virtues of “democracy” and freedom of inquiry.
#Rothbard
https://nostrcheck.me/media/ec09d8319a65edcb56ab5e0501298f33031c68592980341665f4f5bb42c80ce4/9d0b6db6f2fee4e4e700cb0b64234b2012e226082da3010e7ad0a6362810ad4d.webp

2024-06-07 17:54:23

Satoshi benim param ve parasal standardım.
"Hayır, saçmalama."
Bitcoin'i birikim olarak kullanıyorum, bu konuda tek ve en iyisi.
"Tamam ama o para değil."
Satoshi kazanıyorum.
"Tamam, ama hâlâ para değil."
Satoshi'lerimi Lightning Network ve Liquid üzerinden alışverişlerimde rahatlıkla harcıyorum, hem online'da ve hem de fiziksel dünyada.
"Tamam, ama bu para değil."
Zihinsel muhasebemi Satoshi bazında yapıyorum, kusursuz bir referans noktası.
"Tamam, ama ne Bitcoin ne de Satoshi para!"
Bi' söylesene, para nedir?
"Sen söyle."
Ekonomistler, binlerce yıldır sürekli olarak başarısız olan geleneksel bir parasal paradigmaya hapsolmuş durumdalar. Mühendislere bir şans vermenin zamanı geldi. Mühendislik en bütüncül meslektir. Diğerleri yalan söyleyebilir, mühendislik ise fizik ve matematiğin gerçeklerine bağlıdır. Bitcoin, kendisinden önce gelen tüm paraların kusurları olmaksızın tasarlanmış ve kıtlığı kesin tek paradır.
https://image.nostr.build/6a4445bd069e1c4596b529628c48fb45d293862e9db7f4fbf93b2aa7fbe2784c.jpg

2024-06-06 19:35:51

Normandiya İstilası, Avrupa'ya atılmış en büyük kazıktır. Dünyayı yaşanılabilir kılan iki halkı, yani Beyaz Hristiyan kökenli Avrupa halkını ve Beyaz Hristiyan kökenli Amerika halkını birbirine kırdırmıştır. Hem de korkunç bir hiç uğruna. Sonu olmayan bir hiçlik. https://image.nostr.build/18915619a6b92ecab2b86cff5426f997cd88791fcb456360979e09a613cc814c.jpg
Nothingness without end!

2024-06-06 17:30:05

Kana susamış vahşi Yahudi Walter Block, Mises Enstitüsü’nün akademik kadrosundan tasfiye edilmiştir:
https://www.misesenstitusu.com/post/mad-scientist-block
Block’un aptalca, cahilce ve kana susamış kabileciliğini, Muhteşem Murray Rothbard’ın Siyonizm hakkındaki keskin, bilgili ve ahlâki açıdan kusursuz analiziyle karşılaştırın:
https://www.misesenstitusu.com/post/orta-dogu-savas
Avusturo-liberteryen çevrenin Yuval Noah Harari gibi aşağılık ajandalara sahip Yahudi hippileri andıran moron bir materyalist palyaçoya da, LİBERTERYENİZM ile LİBERTİNİZM’i birbirine karıştıran ve hatta harmanlamaya çalışan bir provokatör yorumcuya da hiç ihtiyacı yoktur. Hans-Hermann Hoppe’yı bir kez okuduğunuzda Walter Block’un sivri çıkışlarının aptalca olduğunu göreceksinizdir.
Zira, Özgürlük aynı zamanda, -kültür, gelenek ve tarihin işaret ettiği gibi- toplum için yıkıcı olan gayriahlâki şeyler yaptığınız takdirde, insanların sizinle ilişki kurmak istememe özgürlüğü anlamına da gelir. Ve onun “öZgÜrLÜk” konusundaki çocukça ve adölesanca yaklaşımlarının (Defending The Undefendable’larının) tam aksine, bir ERİŞKİN (erkin yetişkin) olduğunuzda, “özgür olmaktan” daha önemli başka erdemler de olduğu gerçeğini kavrarsınız. Aslında, özgürlük bir erdem olarak bile nitelendirilemez. Özgürlük bir değerdir; erdemli bir şekilde, yani dürüstlük, sadakat, merhamet, cesaret ve en önemlisi sorumlulukla yaşayarak elde edilen bir mertebedir.
Hayata dair olgunca ve erkince yaklaşım, her şeyin bir karşılığı, bir ödünleşimi olduğu ve bir şeyden feragat etmeden, ödün vermeden diğer şeyi elde edemeyeceğiniz, maksimize edemeyeceğiniz yönündedir. Her zaman bir maliyeti vardır ve bu maliyetler sadece ekonomik değil, sosyal, kültürel, psikolojik ve duygusaldır. Pek tabii bir praksiyolog olarak bazı davranışlar için ekonomik bir gerekçe bulunduğunu söyleyebilirim, ancak diğer tüm boyutlarda çok daha büyük maliyetler söz konusudur. Hoppe’nın bunu sezgisel olarak kavrayan nadir birkaç liberteryenden biri olduğunu düşünüyorum. Ancak koskoca Walter Block’un savunduğu bu çocuksu özgürlük takıntısı, sonuçlarından azade bir şekilde yaşamak ve sözleşme, söz verme, nezaket ya da geleneklere aldırmadan başkalarına istediğini yapmak için çılgınca bir arayışa dönüşür. Ayn Rand müritleri de genellikle böyledir ki zaten Block da bu müritlerden biriydi.
Benim için özgürlükle ilgili en önemli şey soyulmama, saldırıya uğramama ya da öldürülmeme özgürlüğüdür. Eğer özgürlük anlayışınız toplumun sizin için seçimlerinizi onaylamasını istediğiniz yönündeyse, ne yetişkinsinizdir ne de ERKİN!
Erkin insanlar bir bütün olarak Doğal Hukuk’la uyum içinde yaşadıklarında ve bu nedenle AHLÂKLI olduklarında ÖZGÜR olanlar ve ÖZGÜR kalanlardır. Erkin olamamış insanlar, Doğal Hukuk’a aykırı ve karşıt olarak yaşadıklarında ve bu nedenle de AHLÂKSIZ olduklarında, KÖLELEŞMİŞ olanlar ve KÖLE kalanlardır. Ben Doğal Hukuk’un burada gösterdiğim dinamiğini ÖZGÜRLÜK YASASI olarak adlandırıyorum: Toplam Ahlâk arttıkça, toplam Özgürlük artar. Toplam Ahlâk azaldıkça, toplam Özgürlük azalır.
ÖZGÜRLÜK = AHLÂK
Doğal Hukuk, zararlı ve zararlı olmayan davranışlar arasındaki farkı anlama kapasitesine sahip varlıkların davranışlarının sonuçlarını düzenleyen evrensel, doğal, nesnel, insan yapımı olmayan, ebedî ve değişmez koşullar bütünüdür. Doğal Hukuk anlayışı, kendi vicdanımızı Nesnel Ahlâk ile uyumlu hâle getirmeye dayanır. Bu, hangi davranışların diğer “zararlı ve zararlı olmayan davranışlar arasındaki farkı anlama kapasitesine sahip varlıklara” zarar vermediği için DOĞRU olduğunu ve hangi davranışların diğer “zararlı ve zararlı olmayan davranışlar arasındaki farkı anlama kapasitesine sahip varlıklara” zarar verdiği için YANLIŞ olduğunu kesin olarak BİLMEK anlamına gelir.
ERKİNLİK = BİLMEK
“Ludwig von Mises ve Murray Rothbard da öğrencileri Walter Block gibi Yahudi asıllıydı” şeklinde itirazla gelen kişilere bir son söz babında hiçbir yorum katmadan şu tarihsel gerçekleri açıklayayım:
Ludwig von Mises, Human Action’da da yaptığı mantıksal dedüksiyonlarından anlaşılacağı üzere, hiçbir Orta Doğu mitine inanacak biri değildir. Düpedüz apateisttir. Yahudilikle tek ilişkisi büyük büyük babası Mayer Rachmiel Edler von Mises’in Lviv’deki Yahudi Komünitesi’nin Başkanı olmasıdır. Zaten kendisi iki yaşındayken ailesi Lviv’den Viyana taşınarak sülalelerini geride bırakmış ve babasının Avusturya Demiryolları’ndaki memuriyetiyle kıt kanaat yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Kendisinin ve iki kardeşinin hiçbir zaman bar mitzvah’ı olmamıştır. Babası Arthur ve annesi Adele tamamen seküler bir yaşam sürdükleri için çocukları Ludwig ve Richard da dinî gelenekler açısından tamamen noksanlardır ve Yahudi kimliklerini ömürleri boyunca umursamamışlardır ki Eşi Margit’in evhamı ve paniği olmasaydı Ludwig, Anschluss esnasında hâlâ Viyana’da mutlu mesut yaşıyor olurdu, Nasyonal Sosyalist Almanya’nın onunla uğraşabileceği kaygısına sahip değildi ve hatta kendisi hâlihazırda Avusturo-faşist Engelbert Dollfuss hükümetinin ekonomi danışmanlığı görevindeydi. Sırf bu Yahudilik kimliği umursamazlıkları yüzünden de akademik kariyerleri daima çetin olmuştur ve hep yokluk çekmişlerdir. (Bkz. Ludwig ve Margit von Mises’in ayrı ayrı hatıratları; Murray Rothbard, Erik von Kuehnelt-Leddihn, Richard Ebeling ve Jörg Guido Hülsmann’ın Mises hakkındaki biyografi çalışmaları)
Murray Rothbard da Mises’ten farklı bir durumda olmamıştır. New Yorklu Yahudi bir aileden gelmesine rağmen açıksözlü bir şekilde daima agnostik ve Anti-siyonist olduğunu defalarca dile getiren Rothbard yaşadığı her kalleşçe haksızlığa Yahudiler tarafından maruz kalmıştır. Buna en iyi örnekler olarak kendi kurduğu Cato Enstitüsü’nden Koch Kardeşler tarafından atılması gösterilebilir. Sürekli, hatta günümüzde bile “kendi ırkından nefret eden bir Yahudi” olarak lanse edilen Rothbard da eşiyle birlikte çok kısıtlı ve zor bir hayat yaşamış, anti-devletçi, anti-kabileci ve tarihsel revizyonist prensipleri yüzünden muazzam düzeyde üretken hayatının anca son 11 yılında -o da yine sosyalist okul yönetimi tarafından rahatsız edilerek- akademide (UNLV’de) görev alabilmiştir.
https://www.nakamotoenstitusu.com/post/murray-ile-b%C3%BCy%C3%BCmek
Ayrıca Rothbard’ın, kendisini bir Anti-anti-anti-semitist olarak konumlandırdığı Rothbard-Rockwell Report’taki muhteşem bir köşe yazısını da aşağıya bırakıyorum.
https://image.nostr.build/06939e58d327b43ae10a971dbcd0afc495d5cc1f57d85ef4feacbec0e77b5719.jpg
https://rothbardrockwellreport.substack.com/p/pat-buchanan-and-the-menace-of-anti
Mises’in dağlar kadar yazısını ve kitabını okudum ama bir kez bile Siyonist rejimden bahsettiğini görmedim. Eminim ki Mises’in bu konuda en ufak olumlu bir ifadesi olsaydı Block gibi pislikler bunun hakkında asla susmazlardı. Ayrıca Avusturo-liberteryenizm’in ve Mises Enstitüsü’nün kurucu babası ve çok ilkeli bir Anti-siyonist olarak yaşamış Rothbard’ın öğrencisi ve arkadaşı olmasına rağmen Block’un kalbindeki Talmudist canavarı yok edememiş olması çok hazindir. Mises ve Rothbard gibi medeni insanların İsrail’i desteklememesi ama Block gibi kana susamış pisliklerin desteklemesi çok manidardır.

2024-06-05 15:53:42

Take your children out of schools, namely camps for indoctrination and mass dumbing down.
-
Çocuklarınızı okullardan, yani endoktrinasyon ve kitlesel aptallaştırma kamplarından kurtarın.
https://video.nostr.build/8ea59a04be7e462c3017f527c8719375b4a894df4d6477c6f548a9ba83716b23.mp4

2024-06-05 15:34:39

Disassociate with the use of Google Search Engine. Unplug Google!
https://image.nostr.build/09f2690b560a4478e9aecc3b6670397f3eef59492d1f2eebec18288471b00328.jpg

2024-06-05 15:06:14

A German politician was stabbed by a terrorist while warning about the danger of immigration, forced integration, and Islamists. During the attack a police officer was killed and 5 others stabbed.
The government invited Muslim imams to pray at the police officer's memorial and recite Quran.
This is an insult. Germany has fallen.
-
Bir Alman politikacı göç, zorunlu entegrasyon ve İslamcıların tehlikesi konusunda uyarıda bulunurken bir terörist tarafından bıçaklandı. Saldırı sırasında bir polis memuru öldürüldü ve 5 diğer polis memuru da bıçaklandı.
Hükümet Müslüman imamları polis memurunun cenaze töreninde dua etmeye ve Kur'an okumaya davet etti.
Bu bir hakarettir. Almanya düşmüştür.
https://image.nostr.build/b4a4fb609b48d37caaffaea31582c99d0f84704e9493790f4bcde22633858c0a.jpg

2024-06-05 11:14:46

Amerika’da yaşayan bir çocuğun istediği bsikleti alabilmesi için 100 dolara ihtiyacı olur. Bu 100 dolara sahip olabilmek için günlerce, gecelerce dua eder. Sonunda, sahip olamayınca da tanrıya mektup yazmaya karar verir. Amerikan Posta İdaresi, üstünde yazılı adres olarak sadece “Tanrı, ABD” olan mektubu ABD Başkanı’na vermeye karar verir.
Başkan mektubu alınca çok hoşlanır, çok duygulanır fakat 100 doların küçük bir çocuk için fazla olduğunu düşündüğünden zarfa 100 değil de 5 dolar koyar.
Çocuk gerçekten de 5 dolara sahip olmakla tatmin olur ve Tanrı’ya teşekkür mektubu yazmaya koyulur:
“Sevgili Tanrım, parayı yolladığın için teşekkürler. Ama cevap mektubunu Beyaz Saray üzerinden yollamışsın ve tabii her zamanki gibi oradaki ibne de 95 dolarını kesip silah sanayiine yatırmış olmalı. Bana 5 dolar ulaştı. Yine de teşekkür ederim.”
https://image.nostr.build/acaa1082fd325afa64b24faa14bcf7509472b77ef5cab2612032168b97e99fb6.jpg

2024-06-05 07:52:11

Dünyanın her açıdan ne kadar kutuplaş(tırıl)mış olduğunu görmek istiyorsanız, Twitter'da gezinin.
Boomer'ların ne haltlarla meşgul olduğunu bilmek istiyorsanız, Facebook'ta gezinin.
Toplumun ne kadar yozlaştığını ve çoktan kaybolduğunu görmek istiyorsanız, TikTok ve Instagram'da gezinin.
Geleceğin neye benzediğini öğrenmek ve geleceğe umutla bakmak istiyorsanız, Nostr'a bakın.
https://video.nostr.build/d269735bea0ad993a50e679f59036f7f1b3be98acfcd00c0750d5f31abfb4a5c.mp4

2024-06-04 20:55:49

- reply

If you don't use Amethyst, I highly recommend it because it allows you to edit posts.

2024-06-04 20:52:31

- reply

In 2007, the debt was 8 trillion dollars, not 8 billion. I think there was a small typo.

2024-06-04 15:47:45

- reply

Rats are the first to leave a sinking ship. Maybe the leftover Bolshevik Jewish faggots are leaving the West and migrating to the other hemisphere where the BRICS dominate, because they see that the shit they created is splashing on them. I don't know... Something's fucky.

2024-06-04 13:30:19

Neden sadece Bitcoin? Bitcoin hangi sorunu çözüyor?
Herkes puan kazanmak için çalışmamız gereken bir oyun oynuyor, ancak belirli bir grup kendilerine bedavadan, hiçbir efor sarf etmeden sınırsız puan verebiliyor. Bu puanları da hile yapmak, çalmak ve öldürmek için kullanıyorlar. Ve onlar DAİMA kazanıyor.
#Bitcoin ise bu vahşi daimîliğe son veriyor ve oyunu adil hâle getiriyor. Böylece herkes puan için çalışıyor ve kimse hiçbir şekilde hile yapamıyor.
Bu oyunun adı da HAYAT!
https://image.nostr.build/7f42a338ce6a95d2dde06349c674f34627d967b2921fac42ea5423d1eeea3b84.jpg

2024-06-03 18:17:52

- reply

Substack'te de yaz bunları mutlaka. ⚡⚡

2024-06-03 18:08:25

https://video.nostr.build/6f423ae11701fa71a01f6a8a504b1a1d672d269ad36740a8369b95d244e3c4f4.mp4
En başından itibaren, en kısıtlayıcı göç politikasının veya en ekstrem ayrımcılık biçiminin bile, serbest ticaretin reddedilmesi ve korumacılığın benimsenmesiyle hiçbir ilgisi olmadığı vurgulanmalıdır. Meksikalılar, Haitililer, Çinliler, Koreliler, Almanlar, Katolikler, Müslümanlar, Hindular vesaireden oluşan bir mahallede yaşamak veya onlarla ilişki kurmak istememek, onlarla uzaktan ticaret yapmak da istenmediği anlamına gelmez. Ayrıca, göçün bir sonucu olarak kişinin reel gelirinin artması söz konusu olsa bile, bu, göçün “iyi” olarak kabul edilmesi gerektiği anlamına gelmez, çünkü önemli olan tek şey maddi zenginlik değildir. Aksine, “refah” ve “zenginliği” neyin oluşturduğu özneldir ve kişi daha yüksek maddi yaşam standartları ve daha az uzaklık yerine daha düşük maddi yaşam standartlarını ve bazı diğer insanlardan daha fazla uzaklığı tercih edebilir. Irksal, etnik, dilsel, dinsel veya kültürel olarak farklı insanlar arasında barışçıl ilişkileri -serbest ticareti- mümkün kılan, tam da bu insan birlikteliğinin ve ayrımının mutlak gönüllülüğüdür, yani herhangi bir zorunlu entegrasyon biçiminin yokluğudur.
#Hoppe
https://www.nakamotoenstitusu.com/post/serbest-ticaret-g%C3%B6%C3%A7

2024-06-03 14:34:21

Kana susamış vahşi Yahudi Walter Block Mises Enstitüsü’nün akademik kadrosundan tasfiye edilmiştir:
https://www.misesenstitusu.com/post/mad-scientist-block
Block’un aptalca, cahilce ve kana susamış kabileciliğini, Muhteşem Murray Rothbard’ın Siyonizm hakkındaki keskin, bilgili ve ahlâki açıdan kusursuz analiziyle karşılaştırın:
https://www.misesenstitusu.com/post/orta-dogu-savas
Avusturo-liberteryen çevrenin Yuval Noah Harari gibi aşağılık ajandalara sahip Yahudi hippileri andıran moron bir materyalist palyaçoya da, LİBERTERYENİZM ile LİBERTİNİZM’i birbirine karıştıran ve hatta harmanlamaya çalışan bir provokatör yorumcuya da hiç ihtiyacı yoktur. Hans-Hermann Hoppe’yı bir kez okuduğunuzda Walter Block’un sivri çıkışlarının aptalca olduğunu göreceksinizdir.
Zira, Özgürlük aynı zamanda, -kültür, gelenek ve tarihin işaret ettiği gibi- toplum için yıkıcı olan gayriahlâki şeyler yaptığınız takdirde, insanların sizinle ilişki kurmak istememe özgürlüğü anlamına da gelir. Ve onun “öZgÜrLÜk” konusundaki çocukça ve adölesanca yaklaşımlarının (Defending The Undefendable’ların) tam aksine, bir ERİŞKİN (erkin yetişkin) olduğunuzda, “özgür olmaktan” daha önemli başka erdemler de olduğu gerçeğini kavrarsınız. Aslında, özgürlük bir erdem olarak bile nitelendirilemez. Özgürlük bir değerdir; erdemli bir şekilde, yani dürüstlük, sadakat, merhamet, cesaret ve en önemlisi sorumlulukla yaşayarak elde edilen bir mertebedir.
Hayata dair olgunca ve erkince yaklaşım, her şeyin bir karşılığı, bir ödünleşimi olduğu ve bir şeyi maksimize ederken diğerinden feragat edemeyeceğiniz yönündedir. Her zaman bir maliyeti vardır ve bu maliyetler sadece ekonomik değil, sosyal, kültürel, psikolojik ve duygusaldır. Pek tabii bir praksiyolog olarak bazı davranışlar için ekonomik bir gerekçe bulunduğunu söyleyebilirim, ancak diğer tüm boyutlarda çok daha büyük maliyetler söz konusudur. Hoppe’nın bunu sezgisel olarak kavrayan nadir birkaç liberteryenden biri olduğunu düşünüyorum. Ancak koskoca Walter Block’un savunduğu bu çocuksu özgürlük takıntısı, sonuçlarından azade bir şekilde yaşamak ve sözleşme, söz verme, nezaket ya da geleneklere aldırmadan başkalarına istediğini yapmak için çılgınca bir arayışa dönüşür. Ayn Rand müritleri de genellikle böyledir ki zaten Block da bu müritlerden biriydi.
Benim için özgürlükle ilgili en önemli şey soyulmama, saldırıya uğramama ya da öldürülmeme özgürlüğüdür. Eğer özgürlük anlayışınız toplumun sizin için seçimlerinizi onaylamasını istediğiniz yönündeyse, ne yetişkinsinizdir ne de ERKİN!
Erkin insanlar bir bütün olarak Doğal Hukuk’la uyum içinde yaşadıklarında ve bu nedenle AHLÂKLI olduklarında ÖZGÜR olanlar ve ÖZGÜR kalanlardır. Erkin olamamış insanlar, Doğal Hukuk’a aykırı ve karşıt olarak yaşadıklarında ve bu nedenle de AHLÂKSIZ olduklarında, KÖLELEŞMİŞ olanlar ve KÖLE kalanlardır. Ben Doğal Hukuk’un burada gösterdiğim dinamiğini ÖZGÜRLÜK YASASI olarak adlandırıyorum: Toplam Ahlâk arttıkça, toplam Özgürlük artar. Toplam Ahlâk azaldıkça, toplam Özgürlük azalır.
ÖZGÜRLÜK = AHLÂK
Doğal Hukuk, zararlı ve zararlı olmayan davranışlar arasındaki farkı anlama kapasitesine sahip varlıkların davranışlarının sonuçlarını düzenleyen evrensel, doğal, nesnel, insan yapımı olmayan, ebedî ve değişmez koşullar bütünüdür. Doğal Hukuk anlayışı, kendi vicdanımızı Nesnel Ahlâk ile uyumlu hâle getirmeye dayanır. Bu, hangi davranışların diğer “zararlı ve zararlı olmayan davranışlar arasındaki farkı anlama kapasitesine sahip varlıklara” zarar vermediği için DOĞRU olduğunu ve hangi davranışların diğer “zararlı ve zararlı olmayan davranışlar arasındaki farkı anlama kapasitesine sahip varlıklara” zarar verdiği için YANLIŞ olduğunu kesin olarak BİLMEK anlamına gelir.
ERKİNLİK = BİLMEK
“Ludwig von Mises ve Murray Rothbard da öğrencileri Walter Block gibi Yahudi asıllıydı” şeklinde itirazla gelen kişilere bir son söz babında hiçbir yorum katmadan şu tarihsel gerçekleri açıklayayım:
Ludwig von Mises, Human Action’da da yaptığı mantıksal dedüksiyonlarından anlaşılacağı üzere, hiçbir Orta Doğu mitine inanacak biri değildir. Düpedüz apateisttir. Yahudilikle tek ilişkisi büyük büyük babası Mayer Rachmiel Edler von Mises’in Lviv’deki Yahudi Komünitesi’nin Başkanı olmasıdır. Zaten kendisi iki yaşındayken ailesi Lviv’den Viyana taşınarak sülalelerini geride bırakmış ve babasının Avusturya Demiryolları’ndaki memuriyetiyle kıt kanaat yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Kendisinin ve iki kardeşinin hiçbir zaman bar mitzvah’ı olmamıştır. Babası Arthur ve annesi Adele tamamen seküler bir yaşam sürdükleri için çocukları Ludwig ve Richard da dinî gelenekler açıdan tamamen noksanlardır ve Yahudi kimliklerini ömürleri boyunca umursamamışlardır ki Eşi Margit’in evhamı ve paniği olmasaydı Ludwig, Anschluss esnasında hâlâ Viyana’da mutlu mesut yaşıyor olurdu, Nasyonal Sosyalist Almanya’nın onunla uğraşabileceği kaygısına sahip değildi ve hatta kendisi hâlihazırda Avusturo-faşist Engelbert Dollfuss hükümetinin ekonomik danışmanlığı görevindeydi. Sırf bu Yahudilik kimliği umursamazlıkları yüzden akademik kariyerleri daima çetin olmuştur ve hep yokluk çekmişlerdir. (Bkz. Ludwig ve Margit von Mises’in ayrı ayrı hatıratları; Murray Rothbard, Erik von Kuehnelt-Leddihn, Richard Ebeling ve Jörg Guido Hülsmann’ın Mises hakkındaki biyografi çalışmaları)
Murray Rothbard da Mises’ten farklı bir durumda olmamıştır. New Yorklu Yahudi bir aileden gelmesine rağmen açıksözlü bir şekilde daima agnostik ve Anti-siyonist olduğunu defalarca dile getiren Rothbard yaşadığı her kalleşçe haksızlığa Yahudiler tarafından maruz kalmıştır. Buna en iyi örnekler olarak kendi kurduğu Cato Enstitüsü’nden Koch Kardeşler tarafından atılması gösterilebilir. Sürekli, hatta günümüzde bile “kendi ırkından nefret eden bir Yahudi” olarak lanse edilen Rothbard da eşiyle birlikte çok kısıtlı ve zor bir hayat yaşamış, anti-devletçi, anti-kabileci ve tarihsel revizyonist prensipleri yüzünden muazzam düzeyde üretken hayatının anca son 11 yılında -o da yine sosyalist okul yönetimi tarafından rahatsız edilerek- akademide (UNLV’de) görev alabilmiştir.
https://www.nakamotoenstitusu.com/post/murray-ile-b%C3%BCy%C3%BCmek
Ayrıca Rothbard’ın, kendisini bir Anti-anti-anti-semitist olarak konumlandırdığı Rothbard-Rockwell Report’taki muhteşem bir köşe yazısını da aşağıya bırakıyorum.
https://image.nostr.build/06939e58d327b43ae10a971dbcd0afc495d5cc1f57d85ef4feacbec0e77b5719.jpg
Mises’in dağlar kadar yazısını ve kitabını okudum ama bir kez bile Siyonist rejimden bahsettiğini görmedim. Eminim ki Mises’in bu konuda en ufak olumlu bir ifadesi olsaydı Block gibi pislikler bunun hakkında asla susmazlardı. Ayrıca Avusturo-liberteryenizm’in ve Mises Enstitüsü’nün kurucu babası ve çok ilkeli bir Anti-siyonist olarak yaşamış Rothbard’ın öğrencisi ve arkadaşı olmasına rağmen Block’un kalbindeki Talmudist canavarı yok edememiş olması çok hazindir. Mises ve Rothbard gibi medeni insanların İsrail’i desteklememesi ama Block gibi kana susamış pisliklerin desteklemesi çok manidardır.

2024-06-02 23:43:07

I must study politics and war so that my sons may have liberty to study mathematics and philosophy. My sons ought to study mathematics, philosophy, geography, natural history, naval architecture, navigation, commerce, and agriculture, in order to give their children a right to study painting, poetry, music, architecture, statuary, tapestry, and porcelain.
-
Ben siyaset ve savaş üzerine kendimi eğitmeliyim ki oğullarım da matematik ve felsefe üzerine kendilerini eğitme özgürlüğüne sahip olabilsinler. Oğullarım matematik, felsefe, coğrafya, doğa tarihi, donanma mimarisi, denizcilik, ticaret ve tarım öğrenimi görmeli ki, onların çocukları da resim, şiir, müzik, mimari, heykel, dokuma ve porselen öğrenimi görebilsinler. https://image.nostr.build/96d1c2e5c0ce12bc714fd686024bfc47ecba63dc116bdbef31d8ee4a7182d23b.jpg

2024-06-02 15:21:36

- reply

Why are you gaeh?! https://image.nostr.build/ea0969da2e32d59a5e5d23a31ea64c41355127d7f7c6505110ed5d740177189b.jpg

2024-06-01 16:55:42

Bugün bir kez daha desentralizasyonun önemine şahit olup Bitcoin'in bu uğurdaki mükemmel tasarımına hayranlık besledim.
Yaşıyor musun bilmiyorum ama sen Mises ve Rothbard'ın birleşiminin bir avatarı olarak yaşayan en büyük liberteryensin #Satoshi ve sana #Bitcoin için ne kadar minnet ve şükran duysak yetersiz kalır.
https://image.nostr.build/b94b23e855cc0de1909dd5db1391ae546f2eb230db8faa0dfef3d9c9fd6def80.png

2024-05-31 21:21:09

Sağlam para hakkı, hem mülkiyet hakkı hem de kendi emeğinizin meyvesini alma hakkıdır.
Para bizim sahip olduğumuz bir şeydir, birilerinin sahip olmamıza izin verdiği bir şey asla değildir. İşte bu yüzden Bitcoin temel bir haktır ve bütün mesele de budur. Bu, yozlaşmış, aşırı şişirilmiş, dengesiz, kötü bir parayı kullanmayı reddetme hakkına sahip olmakla ilgilidir.
Paranızın dürüstlüğünü teyit edemiyorsanız, o parayla çok hızlı işlem yapabilmenizin hiçbir önemi yoktur.
Bankacılık sistemini denetleyemiyor ve doğrulayamıyorsanız, paranızın hiçbir güvencesi yoktur.
Dünyadaki herkes bireysel olarak bağımsız olmak ve kendi parasının güvende olduğunu bilmek ister.
Güven, eşi benzeri görülmemiş bir hızla yıkılıyor. Doğru olanı yapmaları için tüm kurumlara körü körüne güvendiğimiz bir çağdan, tüm sistemin hiçbir zaman güvenilir olmadığını, temeline kadar bir aldatmaca olduğunu anladığımız bir çağa hızla ilerliyoruz.
Bitcoin merkeziyetsiz, bağımsız, her türlü düşmana karşı güvence altına alınabilen yegâne sağlıklı bir paradır.
https://image.nostr.build/725f22d7dd4e33f8c4f249997eaed5044c1197fff4033a0a4dad5ffb32b01161.jpg

2024-05-31 07:41:59

- reply

A WEF bitch Jew detected, opinion rejected.

2024-05-30 21:19:48

Henry Hazlitt, Ludwig von Mises ile ilk kişisel temasının hikâyesini şöyle anlatır:
“Bir gece evdeyken bir telefon geldi ve hattın diğer ucundaki ses ‘Ben Mises’ dedi. Daha sonra bazı arkadaşlarıma söylediğim gibi, sanki birisi arayıp ‘Ben John Stuart Mill’ demiş gibi hissettim.”
https://image.nostr.build/b44f42af257e0aa5d945f940b3c916954748215b5b46dc4d0a8bdfe83d6e16d3.jpg

2024-05-30 10:42:32

"Evlilikte birleşmiş, el ele tutuşmuş, kucaklarında çocuklarıyla dolaşan bir anne ve baba, bu yozlaşmış ve çökmekte olan yüzyılın en devrimci ve korkusuz eylemini icra etmiş olacaktır."
Gilbert Keith Chesterton https://image.nostr.build/eb9ce689dbd84d8dc21970d11ca344d1950e991760ad7e130acb84aacee17118.jpg

2024-05-30 07:52:20

- reply

Paslanmışsa demek...

2024-05-30 07:47:32

- reply

https://youtu.be/6n7Q9XswqOA

2024-05-30 07:33:11

- reply

GM
Did you know that the
https://image.nostr.build/e682f46614fef4d1403533460c87b0bb80bc8aba8a4d883902c45fea111e30a6.jpg

2024-05-29 17:09:02

https://image.nostr.build/e69f72c2fb7ff677681d46397a69e49b608021d5be8396f536cd166d4976c50f.jpg
Ludwig von Mises
Theory and History: An Interpretation of Social and Economic Evolution
1957

2024-05-29 14:37:51

Özel mülkiyet haklarına saygının ve saldırgan olmamanın, bir kişiye ve mülküne saldırmanın tartışmaya açık bir şekilde haklı olup olmadığına dair bir argümantasyonda önceden varsayıldığını, yani bir önkabul olduğunu bilmiyorlar. Edimsel bir çelişki içerisindedirler ve çelişkiler apaçık hatalıdır, yanlıştır, sorundur.
---
They dont krow that respect for private property rights and non-aggression are presupposed in an argument over the whether or not its argumentatively justifiable to aggress against a person and their property. They are caught in a performative contradiction and contradictions are false.
https://image.nostr.build/f5d0eb91bd6950e5bf37e07b042415db42cf365e7af6ccf6001e4e474479da48.png

2024-05-28 23:44:42

#Bitcoin, katalaktik enerjinin korunması için optimize edilmiş matematiksel bir protokoldür. Matematik ve termodinamiğe karşı savaşarak farkında olmadan onlar hakkında hiçbir şey bilmediğini ispatlamış kişi, aynı zamanda iktisat ve Bitcoin'den de zerre kadar bile anlamayan ahmak bir ezelî mağluptur.
#HFSP
https://image.nostr.build/e6564dcccdc154d3333931e7f65c8b7d154dd99ee235ae048f281e2b7e6f37d8.jpg

2024-05-26 23:04:35

https://image.nostr.build/0910e8baec97223c053ec26bf95846075e319279873b28ffcd0a838f814bb147.png
Bitcoin: Dünyanın İlk “Üç Yönlü Varlığı”
🔢 Hesap Birimi: Kimin neye sahip olduğunu takip etme olanağı.
Arz ve miktar küresel olarak doğrulanabilirdir.
👑 Değer Deposu: Satın alma gücünü koruma olanağı.
∞/21000000
⚡️ Mübadele Aracı: Değer aktarımı olanağı.
Işık hızında ve hiçbir kısıtlama olmadan ödemeler yapılabilirdir.
Altın 5000 yılı aşkın bir süre boyunca harika bir değer deposu ve hesap birimiydi. Nihayetinde altın, fiziksel sınırlamaları, kolayca bölünememesi ve devletlerin sahip oldukları rezervlerin ötesinde “para” basma arzularının çok güçlü olması nedeniyle itibari paraya yenik düştü.
Bugün geldiğimiz noktada, dünyadaki tüm itibari paralar devletler tarafından kendi belirledikleri hızda basılmaktadır.
İtibari para genel olarak iyi bir hesap birimi ve değişim aracı olmuştur, ancak kaçınılmaz nihai bir çöküşü gerçekleşene kadar değeri sıfıra doğru eğilim göstermektedir.
Bu daimî örüntü, tüm itibari paraları berbat bir değer depolama aracı durumuna getirmiştir.
Tarihte ilk kez, bu üç para işlevinde EN İYİSİ olan bir para biçimini #Bitcoin ile keşfettik.
https://image.nostr.build/60e4ad957197edd37091aabdbf8177a6281e5e660513e61197fa557fbc2a3827.png

2024-05-25 18:15:14

It's not a free market if someone can print money out of thin air.
-
Eğer birileri havadan para basabiliyorsa ortada serbest piyasa diye bir şey yoktur.
https://image.nostr.build/cf0edd7407ccf34f73ac3d525b0b355ff26ababa1adb5581c95ac3b9f0a44624.jpg

2024-05-25 13:01:34

- reply

Paranız harcamak için izin gerektiriyorsa o, sizin paranız değildir. Paranız karşı taraf ve üçüncü taraflar riskine sahipse o, para değil, kredidir. Paranız sizden çalıyorsa o, para değil, bir saldırganlık ve tiranlık finansmanı mekanizmasıdır. Paranız kimlik gerektiriyorsa o, para değil, sosyal kredidir.
Sadece #Bitcoin paradır!
Para, sadece Bitcoin'in akıcı bir şekilde konuşabildiği evrensel dildir.
https://image.nostr.build/addd35c1afb5674a96cb138222ce4fe22f2c6e2416a4bc0b9c4235eeeb7655f3.png

2024-05-25 11:45:11

Bitcoin sadece bir muhasebe sistemi değildir; sonsuza uzanan bir tarihsel kayıt sağlayan, gerçek dijital değiştirilemezlik ve sabitlik sağlayan ilk dijital yapıttır. Bu düzeyde dijital değişmezlik sağlayan başka bir sistem yoktur. Gezegen ölçeğinde, termodinamik olarak garantili, kendinden menkul bir değişmezlik sistemidir. Gezegen ölçeğinde diyorum, çünkü bunu yapabilmek için yalnızca gezegen ölçeğinde bir çabada var olan kaynakları bir araya getirmeniz gerekir. Termodinamik olarak garantilidir diyorum, çünkü onu yaratmak için gereken enerji miktarını tam olarak hesaplayabilirsiniz ve bunun hiçbir kısayolu yoktur. Enformasyon teorisi bize X sayıda bit'i çevirmek için şu kadar Y miktarda joule'luk enerji gerektiğini ve bunu başka türlü yapmanın hiçbir yolu olmadığını söyler. Bu apaçık ortadadır, çünkü iş ispatı (Proof-of-Work) olarak üretilen sayı size kümülatif bazda ne kadar iş yapıldığını tam kesinlikle söyler. Bitcoin, bir ödeme sistemine "değiştirilemez ve öngörülebilir sonuçlar" kavramını getirmek için matematiksel kodlamayı kullanan bir şaheserdir. Bu gerçekten bir abidedir.
https://image.nostr.build/72777338f1387e4918900eae7aece450a75a082f8fa6857aa448a7e12fd93525.jpg

2024-05-24 20:57:06

https://image.nostr.build/8e77efb4d4bb2987066466ca838ad14c249f002eb676fd2beaee082dac9d99df.jpg

2024-05-24 20:33:39

- reply

Well, I have better suggestions:
- Kurt Vonnegut
- Thomas Pynchon
- Joseph Heller
- Cormac McCarthy
- Hunter S. Thomson
- Harold Bloom
- J.D. Salinger
- William Gayley Simpson
- H.P. Lovecraft
- Joseph Conrad
- Ray Bradbury
- Douglas Adams
- Eric Frank Russell

2024-05-24 20:02:47

H.P. Lovecraft korkuyu yeniden tanımlamasıyla ünlüdür.
Ama Lovecraft’ın sevdiklerine ve dostlarına yazdığı yüz binden fazla mektupta modern zamanlarla savaş hâlinde olan yürekli bir aristokrat buluruz. Tüm karalamaların oluşturduğu intibanın aksine basit bir ırkçı da değildir. Okuduğum hiçbir eserinde de bunun emaresi yoktu zaten ki onun pür spekülatif kurgu yazınındaki muazzam yeteneği ırk realizmi konusundaki basitlikten fazlasıyla uzak farkındalığını belli ediyordu.
Demokrasiye yaptığı güçlü saldırılarının motivasyonunu ve medeniyetin büyük ve görkemli olmak için neyi hedeflemesi gerektiğine dair inancını bir nebze açıklayıp derlemeye çalıştım.
1. Büyük bir toplum ancak en yetenekliler katkıda bulunduğunda inşa edilir. Ve katkılarından dolayı aristokratlaştırılarak ödüllendirilmelidir: "İnsanın tek güdüsü üstünlük arzusu olduğuna göre, başarı üstünlükle ödüllendirilmedikçe başarı namına hiçbir şey bekleyemeyiz."
2. Uygarlık değerli "düşünceler ve nesneler" yaratmalıdır ve bunu "tek başına" aristokrasi yapabilir. Demokrasiler "devirdikleri aristokrasiler üzerinde asalakça" yaşarlar. Ve zaman içinde demokrasiler "dönüşecekleri otokrasilerle kendilerine zorla miras aldıkları estetik ve entelektüel kaynakları" tüketip yok ederler.
3. Bilim ve sanat tepeden aşağıya doğru akar: Üstün varlıklılar sermaye ve ilgi fazlalarını "güzelliğin ve gerçeğin tam anlamıyla takdir edilmesine" yöneltirler. Zenginler fazlalık kaynaklarını kültürel amaçlar için kullanmasaydı, ortalama insanın hissettiği "zevklerin çoğu" da var olmazdı.
4. Hiçbir aristokrasi demokrasiden ebediyen korunamaz; hiçbir demokrasi hırslı aristokratlardan sonsuza dek korunamaz. Kitleler eninde sonunda sarayı ele geçirir. Aristokratlar da eninde sonunda kayıtsız, kafaları dağınık kitlelerden faydalanarak iktidarı geri alırlar.
5. H.P. Lovecraft tüm yönetimlere çok basit bir görev verir: "Yönetim, aristokrat bir sınıfı zenginliği ve saygınlığı içinde korumaktan öteye gitmemelidir, böylece yaşamın ziynetlerini yaratmakta ve ona yükselmek isteyen diğerlerinin hırsını cezbetmekte özgür bırakılabilir."
6. Aristokrasiler dışarıya kapalı olmamalıdır: "En sağlıklı aristokrasi en esnek olanıdır - estetik ve entelektüel olarak üyeliğe uygun olduğunu kanıtlayan her kökenden insanı çağırmaya ve kabul etmeye isteklidir." Arzulanan yaşamı hak edenlere erişilebilir kılmak gerekir.
7. H.P. Lovecraft, "kitlelerin refahı" ile kafayı bozmuş, onların "zihinsel-duygusal bakış açısını" benimseyen ve "karınlarını doyurmak uğruna medeniyetin en güzel meyvelerini seve seve feda eden" demokratik reformcuya ruhen karşıdır.
8. Yüksek düzeyde evrimleşmiş insanların büyük sanata, asil maceralara ve samimi bir hakikat arayışına ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaçlar ancak zenginlik, lüks, yüksek estetik ve ahlaki standartlar, nesilden nesile aktarılan misyonlar ve günlük modalardan korunma gibi aristokratik koşullar altında karşılanabilir.
9. Lovecraft, demokratik bir reformcu ile kendisi arasındaki fark üzerine şunları söyler: "Reformcu sadece kitleleri önemser ama medeniyetten taviz verir. Ben sadece uygarlığı önemsiyorum ama kitlelere tavizde bulunabilirim. Aradaki taban tabana zıt farkı görmüyor musunuz?"
10. H.P. Lovecraft'ın sanat tanımına bayılıyorum: "Sanatçı dünyada önemli, iyi ya da güzel bir şey görür - başkalarına görünmeyen bir şey." Sonra da vizyonunu dünyaya taşımak için en iyi bildiği araçları kullanarak işe koyulur. Bir mektubundan aynen aktarıyorum: "İyi sanat, herhangi bir insanın doğada gördüğü ve başka kimsenin görmediği bir şeyi kalıcı ve anlaşılır bir şekilde ortaya koyma becerisidir. Başka bir deyişle, yorumlayıcı yeniden üretim ya da sembolizmdeki yetenekli seçici özen yoluyla, gerçek nesnel sahnenin kendisinde yalnızca sanatçının kendisinin görebileceği bir şeyi diğerinin kavramasını sağlamaktır."
11. H.P. Lovecraft sanatsal ve bilimsel yönlerini nasıl dengelemeye çalıştı? Lovecraft'ın hassas bir yüreği ve keskin bir zekâsı vardı. İkisinin arasında kurduğu denge kendi sözleriyle şöyle açıklanabilir: "Duygu ve algısal analiz arasında büyük bir ayrım hissediyorum ve asla ikisini karıştırmaya çalışmıyorum. Duygusal olarak, uzayın huşu, sevimlilik ve gizemi ile düzenli güneşleri ve dünyaları karşısında nefessiz kalıyorum. Bu ruh hâlindeyken dini destekliyorum - çünkü özümde eski geleneğin panteist bir paganıyım. Ancak düşünmeye başladığımda duyguları fazla yük olarak bir kenara bırakır ve basitçe ne olduğunu ya da muhtemelen ne olduğunu ve ne olmadığını ya da muhtemelen ne olmadığını görmenin yavan ve kesin görevine yerleşirim. Hayal kurmayı severim ama asla aynı anda hem hayal kurmaya hem de düşünmeye çalışmam."
12. Uygarlığın kuruluş amacı güzellik ve yücelik üretmek olmalıdır: "Güzel şeylerin gelişmesine elverişli koşulların korunmasını savunuyoruz - görkemli saraylar, güzel şehirler, zarif edebiyat, dinlendirici sanat ve müzik ve fiziksel olarak seçkin bir insan tipi."
13. Demokrasinin psikolojik saldırı operasyonlarına karşı kendinizi silahlandırın:
- Neden büyük adamlara ihtiyacınız olduğuna dair Ralph Waldo Emerson'ı okuyun.
- Büyük insanlığın ne olduğu üzerine Friedrich Nietzsche'yi okuyun.
- Thomas Carlyle'ın Üstinsan çağrısını okuyun.
https://image.nostr.build/92e2a90eb275cb79747d03d1f8f89187df97ab1e4c6c925611f60827d4106e8f.jpg

2024-05-23 18:10:27

“Naziler” neden kötüdür? Ortalama bir “gentile” ya da “goy” şu sıralamayı yapacaktır:
1. Irkçı
2. Cinsiyetçi
3. Anti-semitik
4. Homofobik
5. Savaş suçlusu
6. Soykırımcı
7. Otoriter
Ancak 1920’li, 1930’lu ve 1940’lı yıllarda herkes bir ölçüde ırkçı, cinsiyetçi, homofobik ve anti-semitistti. Peki bu durum İkinci Dünya Savaşı dönemindeki herkesi kötü yapmaz mı?
Eğer “Naziler” sözde savaş suçları nedeniyle kötüyse, o zaman herkes kötüdür. İkinci Dünya Savaşı’ndaki tüm taraflar, özellikle de Sovyetler savaş suçu işlemiştir. Öyleyse bu nedenle kötü olamazlar.
Eğer otoriter oldukları için kötülerse, o zaman Amerikalılar ve Sovyetler de daha kötüydü. Hatta İkinci Dünya Savaşı dönemi Amerika’sı Franklin D. Roosevelt gibi bir zorbanın yönetimi altında bir ölçüde korporatist ve faşist olarak nitelendirilebilirdi. Mussolini bile ABD hakkında böyle söylüyordu. Sovyetler de zaten açıkça komünistti. O hâlde Naziler bu yüzden de kötü olamazlar.
Sonuçta bu “Nazilerin” kötü adamlar olmasının nihai nedeni Holokost’tur. Ancak Sovyetler Birliği de Holodomor’da 10 milyondan fazla Ukraynalıyı ve çeşitli kültür devrimlerinde ve tasfiyelerde sayısız insanı soykırıma uğratmıştır. Ayrıca ABD de suçsuz değildir, çünkü savaş boyunca kendi topraklarındaki Japonları, Almanları, İtalyanları, Nordikleri ve Arapları Arizona, Utah, Colorado, Wyoming ve California gibi çöl koşullarına sahip eyaletlerdeki toplama kamplarına kapatmıştır. Tüm bu bilgileri temel düzeyde ele aldığımızda, İkinci Dünya Savaşı’nda nesnel olarak iyi ya da kötü taraflar olmadığı sonucuna varabiliriz, ancak yine de akla bazı sorular gelmektedir: Üçüncü Reich neden Yahudilerden bu kadar şiddetle nefret ediyordu?
Şöyle diyebilirler: Hitler her şey için Yahudileri suçladı ve böylece güç kazanabildi. Diğer cevaplar şöyle olabilir: Onu sanat okuluna kabul etmediler. Ya da Yahudiler, Birinci Dünya Savaşı’nda Almanya ve Avusturya İmparatorluklarının topraklarını savunma çabalarını finanse etmeyi reddettiler. Ancak bu nedenler bir ulusu soykırıma sürükleyecek kadar sağlam gerekçeler değildir.
Almanya’nın Avrupa’daki en yüksek Yahudi nüfusuna sahip olduğunu unutmamalıyız. Dolayısıyla ortalama bir Alman, Yahudilerle, örneğin bir Polonyalı veya Letonyalıdan daha fazla muhatap olmuştur. Öyleyse, Yahudilerle en çok deneyimi olanlar neden “yanlış” suçlamalarla onlara karşı bu kadar sert davransınlar?
Öncelikle, Yahudilerin o dönemde Almanya ve Avrupa toplumundaki rollerini incelemeliyiz. Yahudiler büyük ölçüde bankaların, gazetelerin, kitap ve film endüstrilerinin sahibiydi ve üniversitelerde çok fazla varlık gösteriyorlardı. Bu dört husus, herhangi bir ulusun toplumunu ve ekonomisini büyük ölçüde şekillendirme becerisini mutlaka beraberinde getirir. Yahudilerin, Almanya’nın ulusal egemenliğini ve ekonomisini büyük ölçüde zedeleyen Versay Antlaşması’nı şekillendirdiği gerçeğini şimdilik bir kenara bırakırsak da, kitaplar ve filmler aracılığıyla Alman kültürünü yıktıklarını, basın aracılığıyla kamuoyunu şekillendirdiklerini ve üniversiteler aracılığıyla Marx’ın fikirlerini desteklediklerini görmezden gelemeyiz.
Hâl böyleyken, kendisinden, kültüründen ve halkından nefret etmesi söylenen herhangi bir insan hem bu fikri hem de bu fikri dile getireni geri tepecek ve reddedecektir. Bolşevizmin yükselişinden ve Almanya’da ekonomi ve kültürün çöküşünden sorumlu olanların büyük ölçüde ırkçı Yahudiler olduğu bir sır değildir. Ancak bu tek başına soykırım için bir mazeret olamaz. Olsa olsa sınır dışı etmek için bir gerekçedir ki aslında Üçüncü Reich’ın planı da buydu. Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi, Yahudileri İsrail’e göndermek için savaş öncesinde Siyonist örgütlerle birlikte çalışmıştır. Buna Haavara Anlaşması denmişti. Savaş patlak verdiğinde bu anlaşma geçersiz kılındı çünkü Almanya’nın erkekleri savaşırken işgücüne ihtiyacı vardı, dolayısıyla çalışma kampları oluşturuldu. Ancak bu da bir başka soruyu akla getiriyor: Savaş hâlindeki bir ulus neden elindeki değerli işçileri bilfiil öldürür?
Savaş hâlindeki bir ulusun işgücünü öldürmesi mantıksızdır. Yine de Auschwitz ve Birkenau gibi sözde ölüm kampları sürekli gözümüze gözümüze sokulmaktadır. Ancak bu ölüm kamplarında öldürülen 6 milyon Yahudi söz konusu olduğunda ilginç bir anormallik de ortaya çıkmaktadır. Bu, matematiksel olarak imkânsızdır. İddia edilen süre zarfında 6 milyon Yahudi’nin öldürülmüş olması için her krematoryumda her 15 dakikada bir ceset yakılması gerekirdi. Oysa modern krematoryumlarda tek bir cesedin yakılması bunun dört katı kadar sürmektedir. Ayrıca eğer tahta kapılı, bolca tuvaletli ve izolasyondan yoksun pencereli gaz odalarının tümü iddia edildiği gibi işlevini yerine getiriyor olsaydı, gaz odalarının parametrelerine ve ölüm istatistiklerine göre bu sürecin en iyi şartlarda 16 yıl ve savaş hâli gibi en kötü (ekonomik ve işgücü bazlı) koşullarda 60 yıl sürmesi gerekiyordu. Bunu bir şekilde başardıklarını varsayarsak da kampların üzerinde savaşın her ayı boyunca uçan gözlem uçaklarının görebileceği büyüklükte gömülecek insan yığını dağları olması gerekirdi ve bu uçaklar böyle bir şey gözlemlemedi. Kısacası, bunun gerçekleşmiş olması fiziksel olarak imkânsızdır.
O hâlde, günümüzde anlatıldığı şekliyle Holokost’un gerçekleşmiş olması imkânsızsa, o zaman neden hâlâ bunu bir gerçek olarak kabul ediyoruz? Bize ne sebeple yalan söyleniyor? Hangi amaç uğruna?
Holokost, Avrupa’nın, milliyetçilik duygularını kırıp reddetmesi, beyaz kimliği, kültürü ve başarılarıyla gurur duymaktan vazgeçmesi, Yahudilere acıması, onları eleştirenleri susturması ve İsrail’in tek Yahudi etnik devletini meşrulaştırması için defalarca kullanıldı. Buraya kadar gelebildiyseniz, “‘Naziler’ neden kötüdür?” sorusunun cevabını da artık biliyorsunuz demektir. Cevap: Kötü değillerdi. Tarih galip gelenler tarafından yazılır. Ve eğer galip kötü ise, o zaman kendisine karşı savaşanları acımasızca şeytanlaştıracaktır.
https://video.nostr.build/29ed4f314dd4a45fa7f2af4a4400ae7f2e417425cc08ae193f1a4a13f3858a8d.mp4

2024-05-23 14:30:13

Anarşi, bireylerin devlet müdahalesi olmaksızın kendi başlarının çaresine bakabilecek kapasitede olduklarını idrak ederek kabul etmektir.
Anarşi, kargaşanın asıl sebebi olan Devlet'in kargaşa diye nitelendirerek kara propagandasını yaptığı şeyin tam tersidir.
Anarşi, erkinliktir.
https://image.nostr.build/90843320a2386a2e1bcfae5e1993eeb2952c9b50962b2419392ce923b2b29354.jpg

2024-05-23 13:00:06

Hiçbir şey yapmamanın güzelliği, onu mükemmel bir şekilde yapabilmenizdir. Ancak bir şey yaptığınızda bunu hatasız yapmak neredeyse imkânsızdır. Bu nedenle, sürekli eleştirmek dışında topluma hiçbir katkıda bulunmayan insanlar kendilerini hem entelektüel hem de ahlâki açıdan üstün hissedebilirler.
https://image.nostr.build/cfe3bbbd0deec655fa6c00c3f6f20aaddf5be41ab211ae64c5d4e26ee41ce7d0.jpg

2024-05-23 12:51:13

Size kendi sosyal adalet tanımımı söyleyeyim:
"Ben kazandığımı kendime saklıyorum, siz de kazandığınızı kendinize saklıyorsunuz."
Buna katılmıyor musunuz? O zaman bana açıklayın:
Kazandığımın ne kadarı size ait - ve neden size ait?!
Devlet bütçesinin yaklaşık %75'i bir vatandaşın malını alıp diğerine vermekten ibarettir. Aynı şeyi bir şahıs yapsaydı, buna hırsızlık derdik.
O seni yok etmeden önce Devlet'i yok et.
#Bitcoin bu sorunu da çözecek.
https://image.nostr.build/d0b9efe5cbbaed3e0bbd9873351751eddf5a61a44cdfe2dde384f32a5db0b1a9.png

2024-05-23 10:35:09

- reply

"Ama rızaları vardı. 800 sayfalık kullanıcı sözlememizi ve KVKK metnini okuyup onayladılardı. Ayrıca takım elbise giydim, bunun da göz önünde bulundurulmasını talep ediyorum."

2024-05-22 13:28:22

- reply

October 31st is #Bitcoin Whitepaper Day.
January 3rd is also Genesis Day.
January 10th is "Running Bitcoin" Day.
January 12nd is Hal Finney Day, because of the first transaction with Hal Finney. 🫂
January 14th is Lightning Whitepaper Day. ⚡
January 27th is Silk Road Day. #FreeRoss
February 19th is The Trillion Dollar Market Cap Day.
February 25th is Lightning Pizza Day.
March 3rd is Gold Parity Day.
April 23rd is "Bitcoin in Good Hands" Day, meaning Satoshi's farewell.
May 25th is "Craig Wright is a Fraud" Day a.k.a. Craig Wrong Day.
June 9th is El Salvador Day. Bitcoin as a legal tender is on the way baby! 🇸🇻
August 1st is Bitcoin Independence Day. The official end of the Blocksize Wars; on August 1, 2017. #OnlyBitcoin
August 21st is Bitcoin Infinity Day: ∞/21M on 8/21!
September 7th is Bitcoin Legal Tender Day. 🇸🇻
October 1st is #FreeRoss Day. #FuckTheGovernment
December 18th is HODL Day.

2024-05-21 15:47:06

GM
https://mises.org/mises-daily/conspiracy-theory-history-revisited
https://image.nostr.build/40fee1b9cb9f5e33ef290882296fabf8de6d900cf6e9a33c0bda1c1c1f412e34.jpg

2024-05-21 10:07:59

Eğer #Bitcoin maksimalistlerinden gıcık alıyor, çekiniyor ve korkuyorsanız, fiat maksimalistlerinin neler yapabileceğini ve geçmişte insanlığa neler yaptıklarını hâlâ görmemiş ve fark edememişsiniz demektir.
Dert değil. Bitcoin bu cahilliğinizi de alt edecek ve düzeltecektir.
https://image.nostr.build/a5fcf1ea108ca203bda7e709b799ab811adc1146e495c131e8a49699f7ec30d5.jpg

2024-05-19 16:26:54

ABD Adalet Bakanlığı'nın Samourai Wallet'a karşı yürüttüğü kovuşturmadaki eylemlerinin neden teröristçe, gayrimeşru ve etik dışı olduğuna dair -bizim Anarko-kapitalist cenahın dışındakiler ve dolayısıyla konuya yabancılar için- bir argüman sunacağım.
Devlet, bir suçu geriye dönük olarak affedebilen herhangi bir varlıktır. Eğer bir cinayeti affederseniz, bir ordunuz olur. Bir saldırıyı affederseniz, polis gücü elde edersiniz. Eğer bir hırsızlığı affederseniz, vergilendirme yetkisine sahip olursunuz. Sınırlı sayıda insan için kuralları değiştirme ve aksi takdirde suç olacak şeyleri yapmaları için onlara lisans verme konusunda egemen bir yeteneğin var olduğu düşüncesi, size Devlet'in çok net bir tanımını verir. Devlet, doğası gereği yanlış olan bir şey yaptığınızda ellerinizi yıkayan şeydir.
Samourai Wallet'ın geliştiricilerinin kısa bir süre önce hapse atılması, ABD hükümetinin mahremiyet, finansal özgürlük ve özellikle de mübadele aracı kullanımı özgürlüğüne yönelik yeni bir saldırısı anlamına geliyor.
Samourai'nin sahipleri lisanssız para transferi yapmak, kara para aklamak ve terörizmin finansmanıyla mücadele önlemlerine uymamak gibi nedenlerle suçlanıyor.
Öncelikle, herhangi bir özgürlükçü hukuk sisteminde suç olarak kabul edilmeyecek bir suç olan kara para aklamakla itham edildiler. İster minarşist, ister kapitalist, ister liberteryen, ister anarşist, ister agorist ya da orta derecede rasyonel herhangi bir sosyal örgütlenme sisteminde, bir suçun var olabilmesi için bir mağdurun olması gerekir. Diğer bir deyişle, başka bir kişiyi mağdur etmediği sürece hiç kimsenin cezalandırılmasına lüzum ve gerekçe yoktur; bu tür bir durumda cezalandırma tamamen mantığa, etiğe ve akla mugayir bir eylemdir. Bir mağdurun olması için, başka bir kişiye rıza dışı zarar verilmesi gerekir. Sadece komünist ya da komünizm yanlısı sistemlerde, hiç kimseye zarar vermemiş olsalar bile bireyleri cezalandırma zorbalığına müsamaha gösterilebilir.
Mevcut yasalara göre para aklama suçu, esasen, yasadışı faaliyetler yoluyla elde edilen fonların yasadışı kaynağını gizleyerek, bu parayı (yasadışı olarak) yasal finansal sisteme sokmak ve meşru faaliyetlerden kaynaklandığı görüntüsünü vermek eyleminden oluşmaktadır. Yani esasında kimseye zararı olmayan bir psödö-suç... Başka bir deyişle, bariz bir anlamda cezalandırılmaması gereken bir eylem. Hatta bu, ödüllendirilmeyi dahi hak eden bir eylemdir. Parasını üçüncü şahıslara zarar vermeyen mal ve hizmetleri elde etmek için kullanmaya karar veren "suçlu" bir bütün olarak topluma yardım etmiş olmuyor mu? Paranın suçlular tarafından kullanılmasının engellenmesi toplumun yararına mıdır? Devlet, bir kişiyi suçlu yapan üçüncü şahıslara karşı zararlı faaliyetleri zaten yasaklamışken, neden para kullanmak gibi tamamen zararsız bir faaliyetin cezalandırılmasını teşvik etmektedir? Gönüllü ifşa programları ya da af programları, bu bağlamdaki davranışın yasal olması dışında, kara para aklama suçuyla tamamen aynı eylemi teşvik etmiyor mu? O hâlde, kara para aklama yasaları bu eylemi ara sıra kabul ettiğine göre, neden her zaman kabul etmesin? Ve kara para aklama yasaları tarafından kabul edilen eylem (temelde aklama ile aynı) topluma zarar veriyorsa, neden izin veriliyor? Ya kara para aklama gerçekten zarar vermemektedir ve yasadışı olmamalıdır ya da kara para aklama yasaları topluma zarar vermektedir ve bu nedenle yasadışı olmalıdır.
Öte yandan, terörizm uygulaması, başkalarına uygulanan korku ve dehşet aracılığıyla onlar üzerinde tahakküm kurmak olarak tanımlanabilir. Dolayısıyla terörizmin finansmanı, başkaları üzerinde terör estirerek tahakküm kurmaya adanmış bir kuruluşa mali destek sağlanmasıdır. Hem bu Samourai Wallet vakasında hem de Tornado Cash, Silk Road ve benzeri pek çok vakada Devlet, mücadele ettiğini iddia ettiği sözde teröristlere mali yardım sağlandığını göstermekte başarısız olmuştur. Terörizmin finansmanı ile gerçekten mücadele edilmek isteniyorsa, işe vergi toplama ve para basma ile mücadele ederek başlanmalıdır. Bunlar, usulüne uygun olarak kanıtlanmış tek teröristin ekonomisine katkıda bulunan temel mali araçlardır. Hiç şüphe yok ki yukarıda bahsi geçen üç vaka ve diğer pek çok vakada Devlet, benzer girişimlerde bulunan diğer müteşebbislere korku salmak ve aba altından sopa göstermek amacıyla insanları sahte isnatlar üzerinden tutuklamaktadır.
Son olarak, Devlet'in, her insanın kendi insan doğası gereği sahip olduğu yetkinliklere ruhsat, ehliyet gibi eylem kısıtları dayatma, izinlere tâbi tutma ve kontrol etme meşruiyetine sahip olmadığını belirtmek gerekir. Herhangi bir orta derecede rasyonel sosyal organizasyon sisteminde, insanların üçüncü şahısları etkilemeyen özel eylemleri devlet düzenlemelerine tâbi olamaz. Bir kişi bir göle sahipse ve bir başkasının orada balık tutmasına izin veriyorsa, Devlet'in bununla hiçbir ilgisi ve dahli olamaz; yani bu örnekte Devlet, "balıkçılık lisansları" gibi hakları makul koşullarda ne "verebilir" ne de birilerinin elinden alabilir. Aynı şekilde, bir kişi gönüllü olarak mübadele ve etkileşime girmeyi kabul ettiği diğer kişilere para transferi hizmeti sunmak isterse ve bu kişiler zarar görmedikleri veya bu kişiye karşı herhangi bir talepte bulunmadıkları için mağdur değillerse, devletin müdahalesine yer yoktur.
Şanslıyız ki Bitcoin tüm bunları Devlet'i devre dışı bırakarak ve aracılar olmaksızın merkeziyetsiz, eşler arası bir şekilde değer aktarımının önünü açarak düzeltiyor. Ancak hiperbitcoinizasyona giden yol engelsiz değildir ve de olmayacaktır. Statükoyu koruma ve bireyler üzerinde azami kontrol sağlama arayışı Leviathan'ın savaşmadan kaybedeceği bir şey değildir. Bu arada pek çok masum insan, dünyanın efendileri tarafından açıkça onaylanmayan faaliyetlerde bulunmaya cüret etmenin bedelini ödeyecektir. Ancak eninde sonunda özgürlük savaşının bir bütün olarak insanlık tarafından kazanılacağından hiç şüphem yok. Biz onlardan her yönden daha iyiyiz, daha çok üretiyoruz, daha zekiyiz, daha yaratıcıyız ve daha dayanıklıyız. Samourai Wallet örneğinde olduğu gibi, her bir bireyin Devlet'e karşı göğüs göğüse mücadelesi fiziksel olarak kaybedilse de desentralize olmak ve onlardan çok daha fazla ve her an, her yerde olmak, uzun vadede, Bitcoin ve kriptografinin inşa etmemize yardımcı olduğu Devletlerce aşılamaz duvarların yardımıyla savaş kazanılacaktır.
https://video.nostr.build/50b598e90047bb86e58d90caa9190ce365a92841e385f329a2d2f3b59beab180.mp4

2024-05-18 18:04:01

Yaygın bir yanılgıya göre, eğer paranın değeri artarsa herkes onu istifleyip saklayacak, kimse onu harcamayacak ve ekonomi çökecektir. Peki, bu neden yanlış?
Öncelikle, sağlam para altında doğal fiyat deflasyonunun neden oluştuğunu anlamamız gerekir.
Fiyat deflasyonu bilhassa büyüme zaten gerçekleşmiş olduğu için ortaya çıkar. Bu esasen gayet basittir: Emeğimiz ve sahip olduğumuz enerji ile üretebileceğimiz bir miktar mal ve bir miktar para vardır. Para miktarı aynı kalırsa ve buna karşın üretim süreçlerimizi iyileştirmek, teknolojimizi geliştirmek, zamanımızı ve emeğimizi daha üretken hâle getirmek için çabalarsak, o zaman ürettiğimiz şeylerin her birinin göreceli fiyatı, ürettiklerimizin miktarı artmış olduğu için, var olan para miktarına oranla ya da var olan para miktarıyla ilişkili olarak daha düşük olacaktır. Başka bir deyişle, üretkenlik miktarı artar ve para miktarı aynı kalırsa, ürettiğimiz şeylerin fiyatları düşer, bu da ürettiğimiz şeyleri yapmak artık daha kolay olduğu için gayet mantıklıdır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken önemli nokta, verimlilik artışının zaten gerçekleşmiş olmasıdır. Yani düşen fiyat aslında bir termometre gibidir; dışarının soğumasına ya da ısınmasına neden olmaz. Sadece sıcaklıktaki fiilî değişime tepki vermektedir. Yani doğal olarak düşen fiyatlar söz konusu olduğunda, bu durum büyümenin zaten gerçekleşmiş olduğunu gösterir ki bu da bizi basitçe bilgilendirmiş olur.
Şimdi ikinci olarak, paranın "değer kazanmasının" nasıl bir şey olduğunu anlamamız gerekiyor.
Kısaca, paranın değer kazanması, bir şeylerin ucuza satışa çıkması demektir. İşte bu kadar. Bir şeyler indirime girer, bolca satılır, fiyatlar düşer, tüccarlar bununla böbürlenir ve büyük tabelalar asarlar.
İlk iddiaya geri dönelim.
Yasal kalpazan sınıfının sağlam paradan neden korkmamız gerektiğine dair hâkim argümanı, daha fazla şey indirime girdikçe insanların daha az şey satın alacağıdır. Bu mantığa göre Kara Cuma her yıl en kötü satış istatistiğine sahip gün olmalıdır. Yani fiyat, insanları harcamaya teşvik etmek için açıkça düşüyor. Bir şeyler indirime giriyor çünkü daha fazla insanın satın almasını istiyorsunuz ve bu işe yarıyor. Hep işe yaradı. Ve aslında bunun her zaman gözümüzün önünde olan gerçekten iyi bir örneği de vardır. Tüm teknoloji endüstrisi 30 yılı aşkın bir süredir büyük ve sürekli bir deflasyon yaşamaktadır. Bunun nedeni, bu sektörde meydana gelen büyüme ve inovasyon (yenilik) miktarının para arzındaki büyümeyi geride bırakmasıdır. Dolayısıyla gerçek enflasyonun tamamı daha yavaş hareket eden sektörlerde birikme eğilimindedir ya da yüksek öğrenim, sağlık hizmetleri, emlak gibi daha yavaş hareket eden sektörlerde ortaya çıkma eğilimindedir. Bunlar her yıl 2 kat ilerleme ve iyileşme kaydedemeyen, aksine bu tür bir iyileşmeyi görmek için 30 yıl ve hatta 50 yıl geçmesi gereken sektörlerdir. Öte yandan, TV fiyatlarındaki düşüşün de fiyat deflasyonu kuralının soyut bir istisnası olmadığını anlamak önemlidir. Bu, ekonomideki doğal fiyat deflasyonunun tam olarak ne olduğunun mükemmel bir örneğidir.
Son bir kez daha ilk iddiamıza dönelim.
Eğer paranın değeri artarsa, kimse onu harcamaz, herkes onu elinde tutup saklar ve ekonomi depresyona (buhrana) girer. Bu, bir şeyler indirime girerse insanların daha az satın alacağını ve 30 veya daha fazla yıldır sürekli fiyat deflasyonuna tanık olan teknoloji sektörünün sonuç olarak ekonominin en yavaş büyüyen, en az üretken ve en düşük ücret ödeyen sektörü olması gerektiğini söylemekle aynı şeydir. Ancak 5 tane beyin hücresi olan herkes teknoloji sektörünün tam da bu 30 yıl boyunca ABD, Almanya, Japonya, Çin gibi ülkelerdeki tüm büyümenin temel taşı olduğunu görebilir. Yani önerme sadece kısmen yanlış değildir; aslında sürekli gözümüzün önünde duran gerçeğin tam zıddıdır.
Sağlam para sisteminde doğal fiyat deflasyonu esasen toplumun zenginliğine katkıda bulunmamızı sağlayan en önemli araçtır. Ücretlerimizin değer kazanmasının nedeni budur ve tam da bu nedenle hayatlarımız zorlaşmak yerine kolaylaşır. Ancak fiat (itibari para) sistemimiz sayesinde, tüm bu katma değerler yasal kalpazan sınıfı tarafından gizlice çalınıyor. Üstelik biraz da eğlence olsun diye çalıyorlar.
Tüm bu soygunlar, kimin neye sahip olduğunu belirlediğimiz muhasebe sisteminin manipülasyonu dışında topluma elle tutulur hiçbir katkıda bulunmayan insanlar tarafından gerçekleştiriliyor. Ve en kötüsü de korkmamız gereken şeyin her zaman daha ucuza mal etmek olduğuna inandırılmış olmamızdır. Gerçekte olan şu ki 200 metrekarelik bir ev için para ödüyoruz ama sadece 110 metrekarede yaşıyoruz çünkü bizi hileli bir mezura kullanmaya zorlamaktalardır. Peki o 90 metrekare nerede? O aşağılık yasal kalpazan sınıfındakilerin süper lüks yatlarında, beş farklı konumdaki yalılarında, özel uçaklarında ve kendilerini önemli hissetmek istedikleri için inşa ettirdikleri anıtlarda...
Fiat para sistemi sadece birkaç ilave adımla yapılan köleliktir.
https://video.nostr.build/2cca0cd024a79f0abf281b89cb0cc4ae274bf8c8a4b73d09583d142ec3131714.mp4

2024-05-17 23:06:28

- reply

Haydaaa...

2024-05-17 22:56:34

Londra Ekonomi Okulu'nu 1895 yılında The Fabian Society kurmuştu. Çoğu insanın varsayılan, esas, temel, köken vesaire olarak kabul ettiği ana akım iktisadî görüşler aslen sosyalisttir. Bu kurumlara katılmak, doktrinlerini bilim veya iktisat addetmek ve ideolojilerini kabul etmek, toplumsal ve küresel köleleştirmeyi körü körüne desteklemektir.
https://mises.org/review-austrian-economics/f-hayek-government-and-social-evolution-critique
https://m.primal.net/IHmp.png

2024-05-17 21:17:57

H.L. Mencken moderniteden nefret ediyordu, Yeni Düzen'e (New Deal) karşı çıkıyordu ve Amerika'nın İkinci Dünya Savaşı'na girmesine karşıydı. Üretkenliği efsaneviydi: Hayatı boyunca 10 milyondan fazla kelime yazmıştı...
Mencken'in en güçlü söylemi:
"Demokrasi bir çözüm değil, sorundur!"
1. Erken dönem demokratlar "demokratik ideali" hiç umursamadılar. Bunun yerine "son derece materyalistik" talepleri vardı: "Daha çok yemek, daha az çalışmak, daha yüksek ücret, daha düşük vergi." Kitleler "baronu yok etmek" değil, sadece "baronluk" görevlerini yerine getirmesini sağlamak istiyorlardı.
2. Fransız Devrimi üzerine Mencken: "1793'te Kralını öldürmek için kandırılan Paris proletaryası, sonraki iki yılı kendisini kandıranları öldürmeye adadı; 1796'nın ortalarında da başka bir Krala sahip oldu, tabii ki baronlar, kontlar, markizler, dükler sürüsüyle birlikte."
3. Bugün demokrasi, kitlelerin "ayrıcalığın yozlaşmasıyla kirlenmemiş" oldukları için "derin, sınırsız bir doğruluk ve bilgelik haznesine" sahip olduklarını varsaymaktadır. Her nasılsa "devlet adamlarına karmaşık gelen şeyler, halk tarafından anında ve bir tür vahiysel sezgiyle çözülecektir."
4. Demokrasi grup düşüncesini ve grup kimliğini körükler: "Demokratik insan kendini özgür bir birey olarak düşünemez; bir gruba ait olmalı ya da korku ve yalnızlıktan titremelidir ve elbette grubun liderleri olmalıdır." Daha fazla grup daha fazla lider demektir...
5. Demokrasilerde para etrafında aristokrasiler vardır; Mencken bunlara "plütokratlar" der. Ancak plütokrasi "gerçek bir aristokrasinin tüm temel özelliklerinden, yani temiz bir gelenek, kültür, ortak ruh, dürüstlük, onur ve hepsinden önemlisi cesaretten yoksundur. Geçicidir ve bir gayesi yoktur."
6. Plütokratlar "aristokratik güvenlikten doğan aristokratik ilgisizlikten" yoksundur. Demokrasiler kendi entelektüel apolojistlerini doğururlar; Mencken bunlara "pedagoglar" der. Bunlar gerçek düşünürler değildir; "esas olarak işlerini kaybetme korkusuyla damgalanmış adamlardır."
7. Pedagogun görevi, mafya ya da plütokratlar tarafından uydurulan en son yasaya uyulmasını sağlamaktır. "Pedagog, uzun vadede, aristokratın değil, Kongre üyesinin, gazete editörünün ya da uşağın erdemlerini yansıtır."
8. Freud, hoş karşılanmadığı için cinsel dürtülerimizi bastırdığımızı söylemişti, ancak demokrasinin üstünlük kanıtından ve bunun açıkça gösterilmesinden daha fazla hoşlanmadığı bir şey yoktur... Demokraside "en değerli ve övgüye değer vatandaş, diğerlerine en çok benzeyendir" denir. Bu nedenle üstün olma dürtümüzü bastırırız.
9. Bu çağ, yüceliğimizi bastırmamızı talep ediyor: "Kötü bir dürtüyü bastıran bir adamın en azından acılarında bir tesellisi vardır. Ama iyi bir dürtüyü bastıran bir adam gerçekten kötü bir yoldadır. Yine de bu büyük Cumhuriyet böyle adamlarla doludur ve acıları herkesin gözü önündedir."
10. Demokrasi kıskançlıktan beslenir. "Şüphesiz, bir siyasi teori olarak demokrasiye karşı duyduğum hoşnutsuzluk, diğer tüm insani önyargılar gibi, içsel bir eksiklikten, teoriden çok kendimde olan bir kusurdan kaynaklanıyor. Bu durumda bu, büyük olasılıkla kıskançlık konusundaki yetersizliğimdir."
11. Mencken bir demokrasideki en kötü iki kabahati şöyle açıklıyor: "Demokrasinin tek sağlam argümanı vardır, o da herhangi bir insanın kendisini diğer insanlardan daha iyi göstermesinin bir suç olduğu ve her şeyden önce bunu kanıtlamasının en iğrenç suç olduğu argümanıdır."
12. "Bir insanda en çok hayranlık duyduğum şey sakin bir ruh, ahlaki içerlemeden uzak bir özgürlük, her şeyi kucaklayan bir hoşgörü, kısacası genellikle iyi sportmenlik olarak adlandırılan şeydir." der Mencken. Ancak demokraside gördüğü tek şey, yüceliğe karşı hoşgörüsüz olan rahatsız ruhlardır.
13. Mencken'in ideal insanı "hayatın zorluklarından kaçan biriyle karıştırılmamalıdır." Gerçekten de, Mencken'in aristokratı "çoğu zaman hevesli bir gladyatördür, muhalefetten büyük keyif alır." Ancak o, rakibine "homurdanmayan" ama onu onurlu bulan bir beyefendidir.
14. "Demokratik politikacı, efendisi olan kalabalığın sahtekârlığı ve aptallığıyla yüzleştiğinde, kendisini ve hepimizi onun gerçekten doğruluk ve bilgelikle dolu olduğuna ikna etmeye çalışır." der ve demokraside güç kazanmak için insanların öz saygılarını feda ettiklerine inanır Mencken.
15. Feodalizm ve demokrasi için "Feodalizme temel itiraz, tebaaya aşağılayıcı davranışlar ve tutumlar dayatmasıydı; demokrasiye temel itiraz ise devletin refahı ve saygınlığından sorumlu kişilere aşağılayıcı davranışlar ve tutumlar dayatmasıdır." der.
16. Demokrasi gerçeğe dost değildir, çünkü kalabalık esnek yalanları değişmez gerçeklere tercih eder: "Gerçeğin onları telaşlandıran bir sertliği ve iflah olmaz romantizmleriyle çarpışan bir kesinlik havası vardır."
17. Eğer demokratlar doğru cevaba sahip olduklarından bu kadar eminlerse, "neden ilk zorlanma belirtisinde tüm felsefelerini terk edip despot oluyorlar" diye sorar Mencken. "Ulusal güvenlik tehdit edildiğinde demokratik devletlerde her zaman neler olduğunu belirtmeme gerek yok."
18. Mencken uzun vadede demokrasinin kendi kendini ortadan kaldırabileceğine inanıyordu: "Bildiğim kadarıyla, uygarlığın kendisi gibi demokrasi de kendi kendini sınırlayan bir hastalık olabilir. Felsefesinde gümbür gümbür paradokslar var ve bunlardan bazıları intihara meyilli." İnsanlar gerçekten özgür olmak istiyor mu? Mencken kesin bir dille yanıtlıyor: Hayır!
19. Tipik insan özgürlük istemez: "Gerçek şu ki, ortalama bir insanın özgürlük sevgisinin onda dokuzu hayalîdir, tıpkı mantığa, adalete ve gerçeğe duyduğu sevgi gibi. Özgür olduğunda aslında mutlu değildir; rahatsız, biraz endişeli ve dayanılmaz derecede yalnız hissediyordur."
20. Sadece küçük bir azınlık özgürlük için yaratılmıştır: "Özgürlük büyük insan kitleleri için düşünülmüş bir şey değildir. Bilgi, cesaret ve onur gibi özgürlük de küçük ve hor görülmüş bir azınlığın özel mülkiyetidir. Özgürlüğü anlamak ve ondan zevk almak için özel bir insan türü olmak gerekir."
21. Schopenhauer "yaşam iradesine" inanırken, Nietzsche "güç iradesine" inanıyordu. Ancak Mencken sadece "huzur iradesi" öngörür ve şöyle yazar: "Ortalama insan özgür olmak istemez. O sadece güvende olmak ister. Ortalama bir insan, rahat bir ahırdaki bir domuzun huzurunu ister."
22. İnsanları kontrol etmenin en iyi yolu onları korkutmaktır. Mencken şöyle açıklıyor: "Pratik politikanın bütün amacı, halkı, hepsi de hayalî olan sonsuz bir dizi iblisle tehdit ederek paniğe kapılmaya (ve dolayısıyla güvenli bir yere götürülmek için yaygara koparmaya) zorlamaktır."
23. Modern yaşam üzerine Mencken "İnsan varoluşuyla ilgili temel gerçek, bunun bir trajedi değil, bir can sıkıntısı olduğudur. Bu bir savaştan çok, sonu gelmeyen bir bekleme sırasıdır. Buna itiraz, ağırlıklı olarak acı verici olması değil, anlamdan yoksun olmasıdır." der.
24. Mencken'in ortalama insanın konforu tercih etmesine yönelik eleştirisinden moderniteyi temelde sıkıcı olarak nitelendirmesine kadar, Nietzsche'nin gölgesinin onun üzerinde büyük bir yer kapladığı açıktır: "Nietzsche bataklığın içine diğer kaşiflerden çok daha fazla girdi."
25. Mencken soruyor: Nietzsche sınırları bu kadar zorlamasına rağmen izleyicilerini nasıl kaybetmedi? Çünkü her zaman "mükemmel bir gösteri" ortaya koyuyordu. "Kötülük sorununu dokuz kötü adamı olan bir melodrama dönüştürdü; epistemolojiyi bir tür entelektüel yatak odası komedisi hâline getirdi."
26. Mencken tipik alaycıyı yerer: "Ciddiyetle doğrunun peşinde koşarken, çoğu zaman sadece apaçık olanı, yani hiç de doğru olmayan bir şeyi ortaya çıkarır. Bu son derece ciddi ve zahmetli bir iştir, ama nadiren ilginçtir ve asla zevkli değildir." Oysa Nietzsche'nin alaycılığı "büyüleyici"dir.
27. Mencken için özgürlük, kaderle sürekli bir savaş anlamına gelir: "İnsan asla dürüst bir kaderci, hatta stoacı değildir. Kaderiyle savaşır, çoğu zaman da umutsuzca. Tanrılar kürsüsünün kararlarına karşı daima cesur istisnalar yaratır. Bu mücadele, hiç şüphesiz, insanın ilerlemesini sağlar."
https://m.primal.net/IHlX.jpg

2024-05-17 20:55:11

Leonard Read özgürlüğe, özgürlüğün öncüllerine, sonuçlarına ve özgürlüğün doğrudan ve dolaylı olarak tüm topluma fayda sağlama gücüne dair anlayışımızı her zaman daha da zenginleştirdiğinden dolayı, onun düşüncelerini kendimize rehber edinmek Human Action okumak kadar faydalı olacaktır. Bu nedenle, özgürlüğün bilgi, mükemmellik, etki, liyakat, rekabet, adalet ve iyimserlikle olan bağlantılarını ele alan yazılarından en sevdiğim 20 pasajı bir araya getirdim.
1. Sokrates'in hiçbir şey bilmediğini bildiğini kabul etmesi -yani bilgeliğe doğru atılan ilk adım- insan özgürlüğü ve refahı açısından var olan en önemli kabuldür.
2. Her birimiz sonsuz küçüklükte bir bilgi birikimine, sınırlı bir uzmanlığa sahibiz... Piyasa serbest olduğunda -üretim ve mübadeleye karşı hiçbir kısıtlama olmadığında- milyonlarca ayrı bireyin sahip olduğu küçük bilgi birikimi doğal ve kolay bir şekilde akarak her birinin refahına katkıda bulunur. Bu bilgi -her şeyi bilenlerin aksi yöndeki iddialarına rağmen- yalnızca sizde, bende ya da bir başkasında değil, piyasa sürecinin kendisindedir.
3. Kişinin bilgisini en iyi şekilde kullanması sadece özgürlüğün içinde mümkündür.
4. Önemli olan sadece bilgi miktarı değildir, çünkü en bilgili kişi bile bilinmesi gereken her şeyin sadece bir anlık görüntüsüne sahiptir; dolayısıyla mükemmellik gelişmeyi de içerir.
5. Temel değer mükemmellik olduğunda, ancak ve ancak özgürlük hüküm sürer!
6. Yaptığımız hiçbir eylem -iyi ya da kötü- birileri üzerinde etki yaratamaz. Dolayısıyla soru şu olmalıdır: Özgür toplumu anlamak ve açıklamak için başkalarını nasıl daha iyi etkileyebiliriz? Cevap şudur: İnsanlığı özgürlüğe doğru hareket ettirmek isteyen herkes önce kendisini hareket ettirsin!
7. Asla bir başkasını ıslah etmeye çalışmayın; başkalarını zorla kendi görüşünüze çekmeye çalışmayın. Bunun yerine, onların da size ulaşmasını sağlayacak anlayış ve açıklama mükemmelliği için çaba gösterin.
8. Yararlı bir etki yaratmak isteyen kişi enerjisini iyi olanın yaratılması üzerinde yoğunlaştırmalıdır. Yıkmamalı, inşa etmelidir.
9. Özgürlüğün daha iyi bireysel uygulamaları sayesinde başkalarını da onun nimetlerini paylaşmaya çekebiliriz.
10. Liyakat, eğer gerçek ise, gizlenemez... Işığı arayanlar, gerçekten dikkate değer olanlar, gerçek liyakati bulacaklardır. Liyakat uzun süre saklanamaz.
11. Tarih, zamane insanlarının, liyakatinden çok kişinin kendisini gördüklerini ortaya koymaktadır... Onların liyakatine saygı gösterin.
12. Aramızdaki pek çok kişi, insanın rekabet için değil de iş birliği için doğduğunda ısrar ediyor -sanki bunlar birbirine zıt şeylermiş gibi. Bu tür insanlar rekabetin olmadığı yerde iş birliğinin sadece bir hayal olduğunun farkına bile varamazlar.
13. Gerçek rekabet, serbest giriş kuralı gibi kurallar gerektirir. Mal üretimi ya da hizmet tedariki ya da her neyse, herhangi bir alanda serbest giriş, her katılımcının üstünlük sağlamaya çalıştığı bir rekabeti beraberinde getirir.
14. Tedarikçiler arasındaki serbest rekabet, müşterilerle iş birliğiyle sonuçlanır... Ekmek fırıncıları arasında gerçek bir rekabet olduğunda, biz müşteriler kimin ekmeğini yiyeceğimize, yani kiminle iş birliği yapacağımıza karar veririz.
15. Serbest piyasada rekabetin amacı, tüketici tercihine göre müşterilere daha iyi hizmet vermektir. Bunun alternatifi ise zorlamadır, baskıdır, cebirdir... Ve böyle ceberut bir toplum kendini geliştirmek için hiçbir teşvik sağlamaz.
16. Rekabet olduğunda, her zaman önde gidenler, hızı belirleyenler, öncülük edenler vardır. Bu liderliğin etkisi nedir? Diğerleri bu sayede büyümek ve gelişmek için ilham alırlar. Rekabet -üstün olmaya çalışmak- büyümenin temeli, gelişimin kaynağıdır; rekabet, özgürlük pratiğinde her insanın en iyisini ortaya çıkaran mıknatıstır!
17. Toplumun siyasi kolu ya da temsilcisi olan hükümetin, herkes için adaletten daha yüksek bir amacı olamaz. Ancak hiçbir hükümet bu yüksek amacın yanına bile yaklaşamaz ve yolundan sapar.
18. Adalet Tanrıçası'nın gözleri bağlıdır; onu ilgilendiren sizin kim olduğunuz değil, kişinin türdeşlerine karşı ne kadar adil ve dürüst davrandığıdır.
19. Adalet, "Altın Kural" ve kimseye özel ayrıcalık tanınmaması, yani kişinin kendi emeğinin meyvelerini alma hakkının ya da istediği gibi yaratıcı bir şekilde hareket etme hakkının ihlal edilmemesi gibi ideallere bağlıdır.
20. Bir kişi iyiyi göremezken kötüyü şiddetle kınayabilir. Bu iyiyi ilerletmez... Doğrunun galip geleceğine olan inanç iyiyi ilerletir.
https://m.primal.net/IHlL.png

2024-05-17 20:15:08

Dünyanın en büyük borsa varlık sınıfları, rasyonel değerlemelerin çok ötesinde bir primle işlem görmektedir.
Bitcoin'e ilişkin küresel anlayış arttıkça, aşırı değerin bu varlık sınıflarından dışarı akacağına inancım tamdır.
#Bitcoin en üstün varlık türüdür.
Bu yazımda BTC'nin Gayrimenkul (Emlak), Altın, Tahvil ve Hisse Senetleri gibi başlıca varlık sınıflarıyla kıyaslamasını yapmaya çalışacağım.
Bitcoin neden Gayrimenkul'den üstündür? İşte Gayrimenkulün sahip olduğu bazı temel kusurlar:
1. Devletin kötü yönetim riski.
2. Yeri değiştirilemez.
3. Her mülk birbirinden farklıdır.
4. Yeni arz inşa edilmektedir.
5. Yıllık emlak vergileri.
6. Bakım maliyetleri.
7. Daha yüksek ve gittikçe artan giriş maliyeti.
8. İklimsel hasar.
9. Yüksek kaldıraçlı.
10. Kiracı hasarı.
11. Likiditesi çok yüksek değil.
12. Bölünemez.
Bitcoin neden Altın'dan üstündür?
1. Altının aksine Bitcoin büyük ve küçük miktarlarda neredeyse maliyetsiz gönderilebilir. (1 BTC = 100000000 Satoshi)
2. Bitcoin, gerçekliğini doğrulamayı kolaylaştırır ve sahtekârlığı olasılık dâhilinde bile değildir.
3. Bitcoin uzun mesafeler arasında kolayca transfer edilebilir.
4. Bitcoin likiditesi en iyi olan 7/24 açık bir piyasadır.
5. Bitcoin daha ucuz işlem ücretlerine sahiptir.
6. Bitcoin şeffaf mülkiyete sahiptir.
7. Bitcoin'in bilinen bir maksimum arzı vardır.
8. Bitcoin hızlı işlemlere sahiptir.
9. Bitcoin'in taşınması kolaydır. (Tüm servetinizin anahtarlarını yüklediğiniz bir Blockstream Jade Soğuk Cüzdan, kablosuyla birlikte toplam 100 gramdır.)
10. Bitcoin kolayca bölünebilir.
11. Bitcoin'in enflasyonu yoktur ve hiçbir zaman olmayacağı Oyun Teorisi'nde barizdir.
Bitcoin neden tahvillerden daha üstündür?
1. Tahviller enflasyonun çaldığından daha az faiz verir.
2. Bitcoin 7/24 işlem yapılmasına olanak tanıyarak daha fazla esneklik sunar.
3. Tahviller, ihraççılarının istikrarı kadar güvenlidir.
4. Bitcoin merkezî bir kişi ya da kurum tarafından kontrol edilmez.
5. Bitcoin kolayca transfer edilebilir.
6. Bitcoin küresel olarak erişilebilirdir.
7. Bitcoin'in maksimum arzı vardır, piyasaya ihracı 2140 yılında sonlanacak ve herkesçe denetlenebilecek şekilde planlıdır.
8. Bitcoin'in kredi riski yoktur.
Bitcoin neden hisse senetlerinden üstündür?
1. Hisse senetleri çok fazla hareket ederse işlem duraklatılır.
2. Hisse senetleri ihraç edilebilir, böylece arzları artar.
3. Hisse senetleri büyük fiyat-kazanç oranlarında işlem görür.
4. Hisse senetlerinin aksine Bitcoin'in kurumsal yönetim riski yoktur.
5. Bitcoin'in değeri kârdan kaynaklanmaz.
6. Bitcoin'in sorumlu merkezî bir operatörü yoktur.
7. Bitcoin, hisse senetlerinin aksine 7/24 işlem görür.
8. Hisse senetleri hükümetin kötü yönetimiyle yok edilebilir.
Bitcoin, devletlerin ve bankaların simbiyotik düzenbazlıklarına karşı yegâne doğal tepkidir.
https://m.primal.net/IHky.png

2024-05-17 17:22:09

Duyduğuma göre namaz kıldırma memurları bugün hutbede gençlere yalnızlığın kötü olduğunu ve evlenip aile kurmalarını tavsiye etmiş. Gençlerin hayallerini çalan, insanların elinde avcunda ne var ne yok gasp edip milyonluk genç kitleleri fakirliğe mahkum eden devlet utanmadan beyaz cübbeli tapınak kahinlerinin eline bir kağıt tutuşturup insanlara evliliğin önemini anlattırmış.
Çalışıp sınavda başarılı olsa torpil yüzünden elenecek. Bir ev almak istese 30 sene, araba almak istese 10 sene çalışmak zorunda. Hayal kuramıyor, motivasyonu yok, düzgün beslenemiyor, yaşam enerjisi kalmamış, üç düşüncesinden biri kendi fişini çekmek, güzel anı yerine travma biriktirmiş. Bu gençler yaşadıkları rezil hayat yüzünden kendilerini sevemiyor ki bir başkasını sevip de hayatlarına ortak etsinler. Sonra yav gençler niye evlenmek istemiyor, boşanmalar niye arttı, vay efendim doğum oranı niye dibi gördü.
Eşeğin sikinden dolayı.

2024-05-17 12:51:19

Klasik liberal iktisatçılar genellikle yüksek öğrenim kurumlarında istihdam edilmedikleri için (iktisat bilimi öğretimi çok önceleri üniversitelerde organize edilmezdi), geniş ve gevşek ağlardan siyasî partilere kadar birçok başka kurumlar inşa ettiler. 1860 yılına gelindiğinde hükümetler klasik liberal iktisatçıların kendileri için yarattığı tehlikenin farkına vardılar. Bu duruma dair tepkileri ise kendi ekonomistlerini yaratmak ve böylece fikirler pazarını kontrol etmek oldu. Bu strateji ilk olarak Alman Tarihselcilik Okulu ya da "Schmollerizm" ile Almanya'da uygulandı ve kısa sürede her biri kendine özgü ulusal özelliklere sahip diğer ülkelere yayıldı. Örneğin, İngiltere'de John Stuart Mill liberalizmin anlamını müdahaleciliğe dönüştürürken, Rus Çarlığı Schmoller'in çok uysal olduğunu düşündü ve onun yerine Marksist iktisatçıları işe aldı ki bu da Çarlık'ın sonunu vahşi bir şekilde getirdi. Bu eğilim 20. yüzyılda da devam ederken Avusturya İktisat Ekolü'nün önde gelen üyelerinden Ludwig von Mises ise -hocaları Carl Menger ve Eugen von Böhm-Bawerk'in ışığıyla- buna karşı çıkan nadir kişilerden biri olmuştu.
Mises, Sosyalizm'e dair tüm iddaa ve gerekçeleri yerle bir ettikten ve radikal klasik liberalizm davasını yükseklere taşıdıktan sonra, hiçbir "üçüncü yolun" mümkün olmadığında ısrar etti, çünkü bu her zaman refah kaybına ve sonunda Sosyalizm'e ve dolayısıyla tiranlığa yol açacaktı. 20. yüzyılın ilk yarısında, Sosyalizm eğilimine karşı koymak amacıyla liberaller tarafından bir dizi düşünce kuruluşu, cemiyet, dernek vesaire kurulmuştu. 1938 yılına gelindiğinde dört düşünce okulu temsil edilmekteydi:
- Sosyalizm'le pratik ve teorik uzlaşma anlamına gelen Neoliberalizm;
- Az miktarda müdahaleye izin verilmesini savunan F.A. Hayek;
- Doğal hiyerarşileri toplum için gerekli gören Alexander Rüstow;
- Tam manasıyla bir laissez faire'i medeniyet ile mutlak olarak bağdaştıran Ludwig von Mises.
Dokuz yıl ve bir Dünya Savaşı sonrasında, bu gruplar Mont Pèlerin Cemiyeti'ni (MPS) oluşturmak üzere bir araya geldi.
Bu arada da Leonard Read'in ABD'deki The Foundation for Economic Education (FEE) adlı derneği Mises'in fikirlerini açıklayan kitapçık ve broşürler yayınlıyor, Mises ve yakın çevresi için seminerler ve paneller düzenliyordu. Bu faaliyetler Mises'in düşüncelerinin özellikle gençler arasında yayılması açısından son derece önemliydi. Ralph Raico, George Reisman, Murray N. Rothbard ve David Gordon da FEE yayınlarından etkilenenler arasındaydı. FEE olmasaydı, Chicago Okulu serbest piyasa ideolojisi alanına tamamen hâkim olur ve günümüzde yaşanan yumuşak global sosyalizmin etki ve akselerasyonu daha da artardı.
Mises en başından beri MPS'ye şüpheyle yaklaşıyordu; özellikle de bazı kişilerin katılımından dolayı endişeliydi. 1947'de bir toplantıdan hışımla çıkarken şöyle haykırdı:
"Hepiniz bir avuç sosyalistsiniz!"
Bugün, en önemli üniversitelerin seçkin akademisyenlerinden müteşekkil bir topluluk olan MPS, Mises'i haklı çıkarırcasına, esas olarak, kaçınılmaz bir şekilde Sosyalizm'e çıkan Globalizm ve Neoliberalizm politikalarını temsil etmekte ve salık vermektedir. Dolayısıyla, buna tepki olarak 2006'da Hans-Hermann Hoppe tarafından kurulan Mülkiyet ve Özgürlük Cemiyeti (PFS), MPS'nin başlangıçta oynamak üzere tasarlandığı rolün, yani özgürlüğün uzlaşmaz entelektüel radikalizmini yayma rolünün hakkını verebilir.
PFS meşru bir şekilde edinilmiş özel mülkiyet, özel hukuk, sözleşme özgürlüğü ve ilişkiler inşa etme ve "etmeme" özgürlüğü temelinde tavizsiz bir entelektüel radikalizmi temsil eder. Emperyalizmi, militarizmi ve bunların kışkırtıcılarını medeniyeti sekteye uğratmaktan ve yıkıma sürüklemekten ötürü lanetleyip mahkûm eder ve mutlak gönüllülük prensibiyle barışı savunur. Herhangi bir biçimde pozitivizmi, görececiliği ve eşitlikçiliği de reddeder. Tarihsel Revizyonizm'in nadir kalelerinden biri konumundadır. Bu nedenle, Ludwig von Mises'in, 1946'da sosyalizm ve totalitarizmin yükselen dalgasından endişe duyan entelektüellerin anti-sosyalist bir ideolojik hareket kurma yönündeki öncel ve çağdaş birçok girişiminin "planlarında yer verdikleri ölümcül kusur" olarak tanımladığı müdahalecilik politikaları ve savunucuları ile herhangi bir ilişkiden kaçınmayı amaçlamaktadır. Bunun için de Mises'in şu sözlerini yol gösterici olarak benimsemektedir:
"Bu ödlek entelektüellerin anlamadığı şey, savundukları iş dünyasına devlet müdahalesi önlemlerinin hepsinin başarısız olduğu ve daima başarısız olacağıdır. Orta yol yoktur. Ya tüketiciler üstün ve hâkimdir ya da devlet!"
https://m.primal.net/HkAx.png

2024-05-11 22:13:40

Bitcoin, kelimenin tam anlamıyla, merkezî planlamacıların, yani despotların varlığına yönelik en büyük tehdittir çünkü dünyadaki tüm bireylerin, bu güç bağımlısı sosyopatlara güvenmeye dayalı bir sistemden çıkmalarını sağlar.
Bundandır ki Bitcoin ile alay ediyor, daha doğrusu alay etmeye çabalıyorlar ve böyle kan-ter içinde kalmaları iyiye işarettir. Çünkü KORKUYORLAR!
https://m.primal.net/IFlP.png

2024-05-05 18:19:36

- reply

LoL WTF?!
https://m.primal.net/IDbT.gif

2024-05-04 18:47:48

- reply

Kardeş, wtf?

2024-04-28 14:31:34

Özgürlüğe kavuşmak illa ki devleti ortadan kaldırmak anlamına gelmez, ancak onun erişim alanının dışında kalmak anlamına gelir. (Bkz. Wendy McElroy, “Buralarda Görünürde Bir Devlet Yok”) Devlet sizi öldürmüyor, hapsetmiyor ya da davranışlarınızı zorla değiştirmiyorsa, gerçek anlamda baskı altında mısınızdır? Pek sayılmaz. Dolayısıyla “özgürleşmenin” en etkili yolu, devletin baskıcı bulduğunuz kısımlarından kaçınmaktır. Birikim yapmak (bu tabii ki sadece Bitcoin ile mümkün) ve yatırımlarınızı yurtdışına kaydırmak iyi bir başlangıçtır. Hiç vergilendirilmeyen sürekli bir gelir akışına sahipseniz, yaşamınızın ve özgürlüğünüzün büyük bir bölümünü geri kazanmışsınız demektir. Mülklerinizi ve ulaşım araçlarınızı vergi cenneti sayılabilecek yerlerden edinin ve oralara kaydettirin. Satış vergisi ve regülasyonlardan kaçınmak için karaborsada kendi ağınızı kurun; arkadaşlarınızla, akrabalarınızla, komşularınızla, arkadaşlarınızın arkadaşlarıyla vs. ticaret yapın. İşinizi internete de taşıyın, yakalanmamak için siteyi başka bir isimle kaydedin. Rahatsız edici yönetmeliklerden kaçınmak için birçok basit numara ve arka kapı vardır. Demem o ki çözüm gözümüzün önünde: Kaçınma yoluyla özgürlük!
Zamanınızı ve paranızı bir başkasının değil, sizin en çok fayda sağlayacağınız yere harcamak sizin yararınızadır. Bu genellikle canavarı beslemeyi de bırakmanız anlamına gelir; eğer öyleyse, o zaman kesinlikle yapılacak doğru şey bu olmalıdır. Özgürlüğünüzü ve geleceğinizi güvence altına alırken, başkalarına da aynısını yapmaları için esin kaynağı olursunuz. Eğer sizin örneğinizi takip eden çok kişi olursa, bu eninde sonunda devleti dize getirebilir. Ancak devleti ortadan kaldırma mücadelesini ana çalışma alanınız hâline getirmeyin; bunu bir öncelikten ziyade bir hobi hâline getirin. Unutmayın, bunu kendiniz için yapıyorsunuz, başkaları için değil.
Şunu da son olarak belirtmeliyim ki Bitcoin her şeyi düzeltir. 28 Mayıs’ta ben de seçime katılacağım. Bu seçimim, kimsenin haklarını bir güç devri veya sözde total kontrol gerekliliği ve meşruiyeti sonucu ihlal etmeyecek ve tamamen gönüllü, barışçıl ve mutual olacak. Nasıl mı? Bitcoin satın alarak bir mübadelede bulunacağım, yani başkalarının haklarını ellerinden almadan barışçıl bir değer takasını tercih edeceğim. Bunlar, sayılması (saygı duyulması) gereken tek oylardır/tercihlerdir. Demokrasinin seçim ve tercih ilüzyonunun yarattığı suç ortaklığı düzenine kapılmayın; siz de Bitcoin sayesinde gerçekleşen bu yegâne sessiz ve kansız devrime katılın. Korkmayın, bu devrimde hiçbir şey için geç değil.
https://www.nakamotoenstitusu.com/post/sadece-%C3%B6dlekler

2024-04-20 09:58:20

Happy #Halving
There is no second best!
#LFG
#Bitcoin only.
https://m.primal.net/Hxkh.png

2024-04-14 13:30:32

People don't embrace collectivism because they accept bad economics; they accept bad economics because they embrace collectivism. You cannot reverse cause and effect, and you cannot destroy the cause by fighting the effect. It is as futile as trying to eliminate the symptoms of a disease without attacking the pathogens.
—
İnsanlar kötü ekonomiyi kabullendiklerinden ötürü kolektivizmi kucaklamıyorlar; kolektivizmi benimsedikleri için kötü ekonomiyi kabulleniyorlar. Neden-sonuç ilişkisini tersine çeviremezsiniz ve sonuçlarla savaşarak nedeni yok edemezsiniz. Bu, bir hastalığın mikroplarına saldırmadan semptomlarını ortadan kaldırmaya çalışmak kadar nafiledir.

2024-04-14 13:18:03

#Bitcoin: Savings Layer
#Lightning Network: Payments Layer
#Nostr: Social Layer
When they combine you have seamless commerce between humans.
And a new economic system is born.
—
Bitcoin: Tasarruf ve Birikim Katmanı
Lightning Network: Ödemeler Katmanı
Nostr: Sosyalleşme Katmanı
Bunlar birleşince insanlar arasında kesintisiz ticaret olur.
Ve yeni bir ekonomik sistem doğar.
https://m.primal.net/HvAk.png
Tabii tabii, biz bir kültüz, tarikatız falan... İnsanların kendileri adına düşünebilmelerini sağlamak için beyinlerini yıkıyoruz...

2024-04-10 14:16:59

There are undoubtedly thousands of reasons why the state should not do anything and therefore should not exist, but here are at least three dominant and absolutely valid reasons:
First, the state is essentially a tyrant who lives off property violation, i.e. extortion (robbery), and therefore has no authority to engage in any form of business and enterprise.
Second, the state has none of the characteristics of a successful businessman or entrepreneur; it is wasteful, careless, incompetent, extremely short-termist and short-sighted.
Third, the state, as per a kind of tragedy of the commons, is completely irresponsible and has the power to effectively repudiate its obligations at will.
—
Devletin herhangi bir şey yapmaması ve dolayısıyla var olmaması için şüphesiz binlerce sebep vardır ancak en azından üç başat ve mutlak olarak geçerli neden şöyledir:
Birincisi, devlet aslen mülkiyet ihlali, yani soygunla geçinen bir zorbadır ve bu nedenle herhangi bir işle uğraşma yetkisi yoktur.
İkincisi, devlet, başarılı bir iş adamının özelliklerinden hiçbirine sahip değildir; savurgan, dikkatsiz, beceriksiz, aşırı derecede kısa vadeci ve dar görüşlüdür.
Üçüncüsü, devlet, bir nevi ortak malların trajedisi gereği, tamamen sorumsuzdur ve yükümlülüklerini istediği zaman etkili bir şekilde reddetme gücüne sahiptir.
https://m.primal.net/HtLj.jpg

2024-04-08 22:25:13

- reply

Karakter sınırı yok bro. Shitwitter değil burası.

2024-04-08 22:20:12

- reply

Thank you! You are some of the main reason of our happiness.

2024-04-07 11:38:10

- A blockchain is only good for removing the need for a trusted third-party.
- Such blockchain cannot enforce anything that exists outside the network.
- It can only enforce ownership of the currency that is native to its network.
- All bitcoin knows how to do is issue and validate currency.
- Without a native currency, a blockchain must rely on trust for security which eliminates the need for a blockchain…
- That native currency must be viable as a form of money because it is exclusively what pays for security…
- Without the money, there is no security.
- Without the security, the value of the currency and the integrity of the chain both break down.
- For this reason that a blockchain is only useful within the application of money.
- Every other cryptocurrency is competing for the identical use case as bitcoin, that of money…
- A blockchain maintains a record of ownership and the currency is used to pay for the security of those records…
- Bitcoin tracks ownership and enforces ownership.
- If a blockchain cannot do both, any records it keeps will be inherently insecure and ultimately subject to change.
- Bitcoin (the currency) and its blockchain are interdependent. One does not exist without the other…
- There would not be a functioning blockchain without a native currency (bitcoin) to properly incentivize resources to protect it.
- Software alone is insufficient to ensure either a fixed supply or an accurate transaction ledger…
- Economic incentives hold everything together.
—
- Bir blok zinciri yalnızca güvenilir bir üçüncü taraf ihtiyacını ortadan kaldırmak için iyidir.
- Böyle bir blok zinciri, ağın dışında var olan hiçbir şeyi zorlayamaz.
- Yalnızca kendi ağına özgü para biriminin sahipliğini uygulayabilir.
- Bitcoin'in nasıl yapılacağını bildiği tek şey sabit limitli para birimi ihraç etmek ve doğrulamaktır.
- Kendine özgü bir para biriminden yoksun bir blok zinciri, güvenlik için güvene dayanmak zorundadır ve bu da blok zincirine olan ihtiyacı ortadan kaldırmak anlamına gelir...
- Blok zincire özgü para birimi bir para biçimi olarak geçerli olmalıdır, çünkü sadece güvenlik için ödeme yapar...
- Para olmadan güvenlik de olmaz.
- Güvenlik olmadan hem para biriminin değeri hem de zincirin bütünlüğü (sağlamlığı) bozulur.
- Bu nedenle bir blok zinciri yalnızca para pratiği içinde kullanışlıdır.
- Diğer tüm kripto para birimleri Bitcoin ile aynı kullanım alanı için, yani para için rekabet etmektedir...
- Bir blok zinciri sahipliğin kaydını tutar ve para birimi bu kayıtların güvenliğini ödemek için kullanılır...
- Bitcoin mülkiyeti kaydeder ve mülkiyeti zorunlu kılar.
- Bir blok zinciri her ikisini de yapamazsa, tuttuğu tüm kayıtlar doğası gereği güvensiz olacak ve nihayetinde değişime tâbi olacaktır.
- Bitcoin (para birimi) ve blok zinciri birbirine bağlıdır. Biri diğeri olmadan var olamaz...
- Kaynakları korumak için uygun şekilde teşvik edecek özgün bir para birimi (bitcoin) olmadan işleyen bir blok zinciri söz konusu olamaz.
- Yazılım tek başına sabit bir arz ya da hatasız bir işlem defteri sağlamak için yetersizdir...
- Ekonomik teşvikler her şeyi bir arada tutar.
https://void.cat/d/WY3ibxnXPdxXikMkvXApUg.webp

2024-03-30 13:02:51

Çoğu insan bilmiyor, umursamıyor ve bilmeyi de umursamıyor.
#note1sys…fhlt

2024-03-29 17:05:50

"If all the dead Allied soldiers could see their countries today, they would have thrown their weapons and fought along with the Germans."
David Irving
---
"Eğer ölen tüm Müttefik askerleri kendi ülkelerinin bugünkü hâlini görebilselerdi, silahlarını bırakıp Almanlarla aynı safta savaşırlardı."
https://m.primal.net/HpYE.jpg

2024-03-29 14:00:24

#Bitcoin is the fuck-you-money!
https://m.primal.net/HpVY.mp4

2024-03-29 10:36:05

Michael Saylor once said:
"For the first time in human history, we can give property rights to 8 billion people."
I don't think people realize how profound that is. Bitcoin is encouraging people around the world to save for the future and protect their time, energy, property, family. This is literally rebuilding civilization.
---
Michael Saylor bir keresinde şöyle demişti:
"İnsanlık tarihinde ilk kez 8 milyar insana mülkiyet hakkı tanıyabiliyoruz."
İnsanların bunun ne kadar derin olduğunu kavradığını sanmıyorum. Bitcoin dünyanın dört bir yanındaki insanları gelecek için tasarruf yapmaya ve zamanını, enerjisini, mülkünü, ailesini korumaya teşvik ediyor. Bu resmen medeniyeti yeniden inşadır.
https://m.primal.net/HpSj.mp4

2024-03-25 10:09:18

GM
In the post-truth era, we cannot protect our sanity if we cannot be absolutists; we need absolute and immutable standards of comparability against these maniacs who corrupt the perception of reality and replace it with viral ignorance laced with emotional nonsense. Bitcoin fulfills this need for standards.
https://m.primal.net/HoIx.jpg
Post-truth çağında absolutist olamazsak aklımızı koruyamayız; gerçeklik algısını yozlaştırıp yerine duygusal zırvalarla bezeli viral cehaletler yerleştiren bu manyaklara karşı mutlak ve sabit mukayese standartlarına ihtiyacımız var. Bu standart ihtiyacını Bitcoin karşılıyor.

2024-03-23 18:51:56

- reply

[email protected]

2024-03-22 09:10:10

- reply

Come and see, you fucking useless freerider.
https://m.primal.net/HnLT.png

2024-03-22 00:21:12

- reply

Shut the hell up, you dumb fuck. You don't belong here. You're a fraud just like all the other useful idiots of the military-industrial complex, you little scammer cunt.

2024-03-22 00:13:15

Hadi yine iyisin Türko, bir şeylerde birinci olmuşsun, Avrupa seni çok kıskanacak. Oh shit!
#note1vkw…l3pz

2024-03-22 00:02:06

- reply

https://m.primal.net/HnGj.jpg

2024-03-21 23:08:13

- reply

But unfortunately these pedos have bigger firepowers. Such as U.S. Army and military-industrial complex...

2024-03-21 22:38:30

- reply

Come and take it, you globalist socialist retarded scums!
https://m.primal.net/HnFo.jpg

2024-03-21 22:33:01

Doubly disgusting.
#note10rl…jyv3

2024-03-21 22:09:36

- reply

I think you were referring to this:
https://www.dailymotion.com/video/x8qv69t

2024-03-20 20:07:26

All banks are technically insolvent. The Central bank system is a partnership between government and private banks; it is a coercive monopoly cartel.
---
Tüm bankalar teknik olarak daima iflas hâlindedir. Merkez bankası sistemi devlet ile özel bankalar arasında bir ortaklıktır; zorlayıcı bir tekel kartelidir.
https://m.primal.net/Hmoa.mp4

2024-03-20 18:58:26

₿E YOUR OWN BANK AND EXIT THE MATRIX!
---
More paper money cannot make a society richer, of course, – it is just more printed-paper. Otherwise, why is it that there are still poor countries and poor people around? But more money makes its monopolistic producer (the central bank) and its earliest recipients (the government and big, government-connected banks and their major clients) richer at the expense of making the money's late and latest receivers poorer. ... Thanks to the central bank, most "monetary experts" and "leading macro-economists" can, by putting them on the payroll, be turned into government propagandists "explaining," like alchemists, how stones (paper) can be turned into bread (wealth).
Hans-Hermann Hoppe
---
Daha fazla kâğıt para elbette bir toplumu daha zengin yapamaz - bu sadece daha fazla kâğıt basıldığı anlamına gelir. Eğer öyle olmasaydı, neden hâlâ etrafta yoksul ülkeler ve yoksul insanlar bulunuyor olurdu? Daha fazla para, ancak ve ancak tekel konumundaki üreticisini (merkez bankasını) ve ilk alıcılarını (devleti ve devletle bağlantılı büyük bankaları ve onların başlıca müşterilerini), paranın daha sonraki ve en son kullanıcılarını fakirleştirme pahasına daha zengin yapar. ... Merkez bankası sayesinde, çoğu "para uzmanı" ve "önde gelen makro-ekonomist", maaş bordrosuna eklenerek, simyacılar gibi taşların (kâğıtların) nasıl ekmeğe (servete) dönüştürülebileceğini "açıklayan" hükümet propagandacılarına dönüştürülebilir.

2024-03-20 09:25:01

- reply

For me, as an Austro-libertarian freedom maximalist, staying humble means achieving the only bloodless global revolution by lowering time preferences thanks to Bitcoin.
Free the money from the state, free the world from the tyranny.
https://m.primal.net/HmfM.png

2024-03-20 01:24:54

- reply

https://fizikseltasfiye.substack.com/p/ikinci-dunya-savasnn-gercek-nedenine

2024-03-19 14:29:56

We won't discover electricity twice.
We won't discover the internet twice.
We won't discover email twice.
We won't discover digital scarcity twice.
#Bitcoin is the first and last form of truly decentralized digital scarcity.
---
Elektriği iki kez keşfetmeyeceğiz.
İnterneti iki kez keşfetmeyeceğiz.
E-postayı iki kez keşfetmeyeceğiz.
Dijital kıtlığı iki kez keşfetmeyeceğiz.
Bitcoin, gerçekten tümüyle desentralize dijital kıtlığın ilk ve son biçimidir.
https://m.primal.net/HmQx.jpg

2024-03-18 22:40:13

- reply

I signed this today.

2024-03-18 22:36:08

Sadece en zayıf erkekler kadınlarla fiziksel olarak rekabet etmek ister.
Sadece en zayıf karaktere ve en düşük zekâya sahip olanlar bu tür eylemleri yüceltir ve destekler.https://m.primal.net/HmId.png

2024-03-18 20:33:47

- reply

LFG!
https://m.primal.net/HmHZ.jpg

2024-03-18 14:44:05

- reply

You proved my point. You don't know shit. I repeat, don't make absurd criticisms and whataboutisms without cherrypicking sentences, without reading objectively, and without being fueled by all the fuzzy lolbertarians around.
All his work is based on a complete philosophy, a sound logical epistemology and economic science. If you claim otherwise you are performatively contradictory and anything you have to say about decentralization or liberty is completely unimportant. I have no time for you.

2024-03-18 14:04:23

- reply

Never? Hahah, you're rambling too big... You don't know shit. Just like all the classic anti-Hoppe ignoramuses.
The fact that you simply discredit the man's works with a quick CTRL+F scan proves your malice. Go read without cherrypicking and then try to come...
I leave below the excerpt from "Strategy: Stopping the Statist Disease" on page 6 of What Must Be Done to prove your absurdity:
"... Second, because a monopoly of protection is the root of all evil, any territorial expansion of such a monopoly is per se evil too. Every political centralization must be on principle grounds rejected. In turn, every attempt at political decentralization—segregation, separation, secession and so forth—must be supported."
https://cdn.mises.org/What%20Must%20Be%20Done_7.pdf

2024-03-18 13:50:13

- reply

Thanks to Bitcoin, I now see everything just like the Rai Stones of Yap Island. 🤓
https://m.primal.net/HmDX.jpg