Why Nostr? What is Njump?
2024-09-03 13:49:19

Kaan on Nostr: Z Kuşağı'nın gariplikleri her gün artsa da aslında bu gariplikler ve bunların ...

Z Kuşağı'nın gariplikleri her gün artsa da aslında bu gariplikler ve bunların artış hızı her 10-15 yıllık periyotta bir öncekinin tekerrüründen ibaret oluyor. 1913 ve 1971 yıllarında yenilen bokların da büyük katkısıyla herkes ebeveynlerinin bir öncekinden biraz daha başarısız kopyaları hâline gelmiş durumda ve gerçekten de tarih tekerrür etmek dışında bir yöne varamıyor. Yine de Z Kuşağı'na tepkinin gereksiz artışının bilgi ve haberleşme ağlarının gelişimiyle korelasyon içinde olduğunu göz ardı etmemek lazım. Eskiden de ağzı olan konuşuyordu ama bu durumun etkisi konuşanın bulunduğu konumla, bilfiil üzerinde durduğu mekânla veya sesinin gürlüğüyle sınırlı kalıyordu. Şimdi lüzumsuz yakınma geleneği internet gibi muazzam bir teknoloji ile katmerlendi. Bu bağlamda, internetin en çok getiri ve tatmin sağlayan konusu da felaket pornoları oldu ve kimsenin öz-eleştiri yapmadığı her dönemde olduğu gibi tabii ki yine yeni ve gelmekte olan nesil bu felaket pornolarının baş karakterleri olarak belirlendi.

Bu hataya çoğu zaman ben de düşüyorum ama çuvaldızı kendime batırmanın da kıymetini bilen biri olarak hatamı görüp aklımı başıma toplamakta gecikmemeye çabalıyorum. Tabii bu tip genelleme hatalarına düşmemek adına tek gerekli olan "internetten tamamen kaçınmak" eylemi de pek makul değil. Ne yapsak, bilmiyorum; yine döngü içindeyiz anlaşılan. Bu konuda geçenlerde denk geldiğim bir köşe yazısını paylaşmak istiyorum; bu yazı köşenin sahibine bir Z Kuşağı mensubundan gelen, haklı sitemlerle dolu bir mektupmuş. Mektubun yazarının sitemini bariz haklı bulsam da temel sorunun yine önceki veya sonraki nesiller veya kuşaklar olmadığının altını çizmek istiyorum. Bence sorun, "aferin" demekten başka bir halt değil.

Neyse... Mektup şöyle:

Ben 21 yaşında bir üniversite öğrencisiyim. Yazılarınızı fırsat buldukça okuyorum. Yazılarınızda sık sık "Gençlik nereye gidiyor?" türünden yakınmalarınız oluyor? Gençlik derken herhâlde lise ve üniversite öğrencilerini kastediyorsunuz. Bu durumda ben de nereye gittiğini çok merak ettiğiniz o grubun bir üyesiyim. Madem bu ülkede yaşayan insanları gençler ve yetişkinler olarak ikiye ayırdınız, ben de siz yetişkinlere bazı sorular sormak istiyorum:

Bir köşe yazarı olarak gençlerin nereye gittiğinden çok, yetişkinlerin nerede durduğuyla ilgilenmeniz gerekmiyor mu?

Ülkenin başını belaya sokan olayların başaktörleri genelde gençler mi, yoksa yetişkinler mi?

Bu ülkede yüz binlerce öğrenci tek bir soru fazla yapabilmek için dirsek çürütürken, birileri sınav sorularını ve sorularla birlikte gençlerin hayallerini çaldı ve geleceğimizi çürüttü. Bu soruları çalanlar lise öğrencileri miydi?

15 Temmuz'u planlayanlar kaçıncı sınıfa gidiyordu?

Milletin yüzüne baka baka yalan söyleyen siyasetçiler hangi üniversitede okuyor?

Sanatçı kimliğiyle her türlü ahlâksızlığı ve ucuzluğu yapanlar ergen mi?

Din adamı sıfatıyla ekranlara çıkıp inancıma ve değerlerime küfredenler kaç yaşında?

Sinemada 7 yaş üstüne uygun olarak işaretlenmiş filmde bel üstüne çıkamayan yapımcılar kaç doğumlu?

Lütfen artık gençliğe laf söylemeyi bırakın da yetişkinlere bakın ve "Sizler bu ülkenin geleceğisiniz!" gibi klişe sloganlardan vazgeçin. Çünkü sizler bu ülkenin bugünüsünüz. Siz yaşadığınız günü bile kurtaramazken, yarınları kurtarma işini niçin bize ihale ediyorsunuz?

Kimin elinin kimin cebinde olduğu dahi bilinemeyen, çarpık ilişkilerle dolu dizilere reyting rekoru kırdıran sizlersiniz. Kan damlayan, şiddet kusan senaryoları siz yazdırıyorsunuz. Evlilik gibi kutsal bir müesseseyi, evlilik programlarında virane bir gecekonduya dönüştüren yine sizsiniz. Youtube fenomenlerini seyrediyoruz diye ağlaşıyorsunuz. Ama o fenomenlere film çektirip parayı götüren yine sizlersiniz.

Siz gece kulüplerinde kavga eden futbolcuları el üstünde tutarken, okul koridorlarında kavga eden öğrencileri disipline gönderemezsiniz.

Bir yandan her türlü rezilliği özgürlük olarak sunan, cinsiyetsiz bir toplum özlemiyle yanıp tutuşan yazarların kitaplarını okurken, bir yandan ailenin öneminden bahsedemezsiniz.

Yetişkinler para hırsıyla sürekli inşaat yaparak şehri betona boğarken, gençlerden geleceği inşa etmelerini bekleyemezsiniz.

Alttan bir sürü dersiniz var, bize üst perdeden ahlâk dersi veriyorsunuz! Size bir şey söyleyeyim mi? Yeni nesil pırıl pırıl. Hiçbir sıkıntı yok. Asıl sıkıntı, yeni nesle eski nesilleri unutturan yetişkinlerde.

Son iki yılda kaç tane Türk filmi çekilmiş ve geçmişimizi anlatıyor. Kitapçıların çok satanlar rafındaki kitaplardan kaç tanesi gençlere ecdadını sevdirmek için yazılmış acaba?

Siz dedelerinizin emanetine sahip çıksaydınız, biz de yarınları emanet olarak kabul ederdik belki. Ama şu durumda hiç emanet alacak durumumuz yok! Kusura bakmayın! Geçmişini unutturduğunuz bir nesle, gelecekten ödev veremezsiniz! Bu yüzden aranızda, "Yeni nesil şöyle, yeni nesil böyle!" diye konuşup durmayı bırakın!

"Senin yaşında Fatih İstanbul’u fethetmişti!" diyerek demagoji de yapmayın! Evet, 21 yaşındayım. Ama Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaşta değilim. Çünkü benim babam II. Murad değil, hocam da Akşemseddin değil. Zaten İstanbul da artık Fatih'in fethettiği İstanbul değil.

Kalın sağlıcakla.
Author Public Key
npub1asyasvv6vhkuk44ttczsz2v0xvp3c6ze9xqrg9n97n6mkskgpnjqmdugs9